Evini yakarsın, karını öldürürsün, çocuğuna tecavüz edersin Sorun olmaz. | Open Subtitles | او تحرق منزلك وتقتل زوجتك وحتى ان تغتصب طفلا لا مشكلة لديكم بهذا |
İyi bir plan yapılırsa Sorun olmaz. De Gaulle'e yaklaşabildiler. | Open Subtitles | إذا خُطط لها جيداً , لا مشكلة لأنهم وصلوا بالقرب من ديجول |
Sorun olmaz. Nasıl isterseniz öyle yaparız. | Open Subtitles | ليست مشكلة يمكنني تخطي هذا في المدينة أو حولها |
Burada olursam Sorun olmaz. Geldiklerinde... | Open Subtitles | سأكون بخير إذا بقيت هنا عندما يأتي الحلفاء |
Pekala, bunu ödünç almamda Sorun olmaz, değil mi ? | Open Subtitles | لذلك سوف لا تمانع إذا أنا اقتراض هذا، أليس كذلك؟ |
Uçaktan 3 saat önce indim. Araba kullanmam Sorun olmaz. | Open Subtitles | لقد وصلت منذ 3 ساعات، لا أمانع لو أتيت بسيارتي. |
Fazla ölü Yaşlılar ya bizim için bir Sorun olmaz. | Open Subtitles | المزيد من الرجال الحكماء الميتين لن تكون مشكلة لنا أيضاً |
Burada bazen mankenler olabilir. Umarım Sorun olmaz. | Open Subtitles | ستأتي بعض العارضات إلي هنا من وقت للآخر ، أعتقد أنه لا بأس بذلك |
Sizinkinden biraz biraz alsam Sorun olmaz herhalde, değil mi? | Open Subtitles | لا تمانعين ان اخذ رشفه من شرابك , صحيح ؟ |
Yani yeni bir aracımız olsa hiç de Sorun olmaz. | TED | لذلك لا توجد مشكلة إن استخدمنا أداة جديدة. |
Sahibin kasasına. Bu 40 papel getirecek, Sorun olmaz. | Open Subtitles | مقصورة المالك، هذه تساوي 40 دولار، لا مشكلة. |
Sorun olmaz. Deneme çorabını giyebilirsin. | Open Subtitles | أجل ، لا مشكلة يمكنكِ إرتداء جورب المحلّ |
Birebir dövüşte, ikimiz den biri çakalı yere serebilir, Sorun olmaz. | Open Subtitles | في المعركة واحد مقابل واحد ولكن نحن نستطيع القضاء على ذئب لا مشكلة |
Sorun olmaz. Nasıl isterseniz öyle yaparız. | Open Subtitles | ليست مشكلة يمكنني تخطي هذا في المدينة أو حولها |
Eve uğramaya vaktinizi olmayacak. Bu Sorun olmaz, değil mi? | Open Subtitles | .لن يكون لديك وقت للعودة إلى المنزل ليست مشكلة, أليس كذلك ؟ |
Binanın önünün tehlikeli olduğunu farzediyorum. belki kamyonete binersem Sorun olmaz. | Open Subtitles | أعتقد أن المدخل الرئيس خطر، لكن سأكون بخير داخل السيارة |
Hayır, Sorun olmaz, iyi bir hayat yaşadım, duva ettim, fakirlere para verdim, ülkemdeki her şeyimi feda ettim melekler şehri için. | Open Subtitles | لا.. سأكون بخير.. فلدي حياة طيبة فأنا أصلي أحياناً وأعطي نقوداً للفقراء |
Bir süreliğine onu ödünç alsam Sorun olmaz, değil mi? | Open Subtitles | لا تمانع في أن تقترض منه لبعض الوقت، أليس كذلك؟ |
Toksik olmayan baloncuk sabunu için biraz daha fazla ödemem Sorun olmaz. | Open Subtitles | لا أمانع أن أدفع أكثر بقليل من أجل صابون فقاعاتٍ غير سام |
O halde, ailesi cesedi almaya geldiğinde, kanser hastasının kafasında neden bir delik olduğunu açıklamak senin için Sorun olmaz. | Open Subtitles | لن تكون مشكلة إذاً إن وقفت بجوار بالتابوت بالجنازة و شرجت سر وجود ثقب برأس مريض سرطان؟ |
Ama düşündüm de belki bu seferlik bir Sorun olmaz. | Open Subtitles | لكنني أملت أن ربما هذه المرة لا بأس بذلك |
Yani Brady sahilde beni yürüyüşe çıkarsa senin için Sorun olmaz mı? | Open Subtitles | أذا أنت لا تمانعين أن قام برادي بأصطحابي بنزهة على الشاطئ ؟ |
Sorun olmaz. | Open Subtitles | لا، لديك التسجيل وستتعلم ذلك لفظياً لا توجد مشكلة. |
Sorun olmaz. On dakika daha kalabilirim. | Open Subtitles | ذلك لن يكون مشكلة بامكاني البقاء 10 دقائق إضافية |
Kahvemi bitirene kadar kalmam Sorun olmaz umarım. | Open Subtitles | أنا أرجو أن لا مانع إذا بقيت فترة طويلة بما فيه الكفاية لإنهاء قهوتي. |
Muhabir olarak geçmek için evraklarımızı kullanabiliriz, Sorun olmaz. | Open Subtitles | يمكننا إستخدام أوراقنا للمرور كصحفيين, لا مشكله. |
Bayan Styles'ı de sizinle birlikte keşfinize göndersem... Sorun olmaz sanırım. | Open Subtitles | أنا متأكد أنك لن تمانع أذا أرسلت الأنسه ستايلس على بعثتِكَ. |
Çatal bıçak kullanmak zorunda olsam da Sorun olmaz. | Open Subtitles | سوف أكون بخير لو أستطعت إستعمال ، كاتلاري |
Çok uzaklaşmazsan Sorun olmaz. | Open Subtitles | أظن إن بقيتِ قريبه فستكون بخير |