| Büyük soruya cevap veremem. Yardımlar iyi mi olur kötü mü olur bilemem | TED | لا يمكنني الإجابة على السؤال الأكبر، عما إذا كانت المساعدات مجدية أو لا، |
| Fakat gerçekten önemli soruya cevap veremez: Evrendeki amacımız ne? | Open Subtitles | لكن لا يمكنها الإجابة على السؤال الأساسي حول هدفنا هنا. |
| -Sorum bu değildi. Lütfen soruya cevap verin. | Open Subtitles | ليس ذلك هوَ السؤال، رجاءً أجب على السؤال |
| Sosyologlar, siyaset bilimciler ve filozoflarla bu soruya cevap verebilmek için görüşmeler yaptık. | TED | لقد تحدثنا إلى علماء الاجتماع وعلماء السياسة والفلاسفة لمحاولة الإجابة عن هذا السؤال |
| Espri yapacağınıza, soruya cevap veriniz. | Open Subtitles | بدلا من أن تكون مسليا أجب عن السؤال |
| Yalan söylemedim, sadece sorduğun soruya cevap verdim. | Open Subtitles | -لم أكذب، لقد أجبتُ على السّؤال الذي سألتِه فعلًا . |
| Biz doktoruz ve ben de yalnızca bir soruya cevap arıyorum... | Open Subtitles | نحن أطباء،بالله عليك ببساطة أريد فقط الإجابة على السؤال |
| Şimdi, sormadığım soruya cevap verebilirsin çünkü ne olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | الآن يمكنك الإجابة على السؤال الذي لم أطرحه لأنّك تعرف ماهو |
| Sorulana değil, sorulmasını istediğin soruya cevap ver. | Open Subtitles | أجب على السؤال الذي تتمنّى أن يُطرح عليك بدلاً من السؤال الذي طرح عليك. |
| soruya cevap ver. Ve "Efendim." diye hitap et. | Open Subtitles | أجب على السؤال ووجه له الحديث بقولك، "سيدي الجنرال" |
| Bu soruya cevap verebilmen için bir sevgiliye ihtiyacın yok ki. | Open Subtitles | لست بحاجة لصديقة حميمة طالما تستطيع الإجابة عن ذلك |
| Senator Bethlehem, Bir kaç soruya cevap verir misiniz? | Open Subtitles | أيها السيناتور باثلهام هل يمكنك الإجابة عن بعض الأسئلة؟ |
| soruya cevap verin! | Open Subtitles | هذة هى الحقيقة ، أليس كذلك ؟ ! أجب عن السؤال |
| Yalan söylemedim, sadece sorduğun soruya cevap verdim. | Open Subtitles | -لم أكذب، لقد أجبتُ على السّؤال الذي سألتِه فعلًا . |
| Bu soruya cevap vermen gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تجيب على السؤال |
| Ne zaman bir soruya cevap vermek istemezsen eğlenceli olmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | تحاول أن تكون مضحكاً عندما لا تريد أن تجيب على سؤال |
| Bu soruya cevap vermeyeceğim. Bu oyundaki bir soru değil, Anne. | Open Subtitles | لن أجيب على هذا السؤال انه سؤال غير رسمى يا أمى |
| Karmaşık bir durum, lütfen sadece soruya cevap ver. | Open Subtitles | أنظري، هذا معقد للغاية لذا من فضلك أجيبي السؤال |
| soruya cevap ver. | Open Subtitles | لا تكوني واثقة هكذا أجيبي على السؤال |
| Lütfen soruya cevap verin dedektif. | Open Subtitles | من فضلك اجب على السؤال ايها المحقق |
| Bayan Wincroft lütfen üç aylık gelirlerinizle ilgili soruya cevap verin. | Open Subtitles | "سيدة "وينكروفت رجاءً اجيبي على السؤال اهذا يتعلق بالأرباح |
| O halde soruya cevap veremem, değil mi? | Open Subtitles | أذاً لا أستطيع الأجابة على هذا السؤال أليس كذلك ؟ |
| Lütfen tanığa ben soru sorana kadar sessiz kalmasını ve sadece soracağım soruya cevap vermesini söyleyin. | Open Subtitles | سيدى القاضى ، من فضلك وجة الشاهد للبقاء صامتاً حتى أسأل السؤال وفقط يجيب على السؤال الذى أسالة |
| Sadece basit bir soruya cevap vermesi gerekiyor. | Open Subtitles | أريده أن يجيب عن سؤال بسيط فحسب |