| Böyle egzantrik bir kumarı reddedersen kimse seni suçlayamaz. | Open Subtitles | حتى عندما تصرف المال بالتفاهات بالتأكيد لأحد يلومك إذا رفضت هذه المخاطرة |
| Ve yardım edin diye bağırdığımı ve senin beni koruduğunu söyleyeceksin. Kimse seni suçlayamaz. | Open Subtitles | . واني طلبت المساعده وانت دافعت عني , لا احد سيلومك |
| Hiç kimse beni, iyi bir Alman olamadığım için suçlayamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع أحد أن يتهمني بأنني لست ألمانياً صالحاً |
| Bunun için kimse sizi suçlayamaz ya da sizin mükemmel bir baba olmadığınızı söyleyemez. | Open Subtitles | و لا يمكن لأحد اتهامك أو قول أي شيء عدا أنك أب رائع |
| Şu durumda, birbirinizden nefret ettiğiniz için kimse sizi suçlayamaz. | Open Subtitles | في هذا الوقت لا يستطيع أحد أن يلومكِ في طريقة كرهكم لبعضكم البعض |
| Hiç kimse beni hayaletlerimle baş başa yaşıyorum diye suçlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يلومني للعيش داخل ذكريات الماضي |
| Hiç kimse seni yalakalıkla suçlayamaz. | Open Subtitles | حقاً, لا أحد يُمكنهُ أن يتهمك بمُقبل المؤخرات |
| O kozalardan birinde kısılıydın, kimse çıkmak istedin diye seni suçlayamaz. | Open Subtitles | إحتجزت في شرنقة، لن يلومك أحد على رغبتك في الخروج منها لقد حلّ صديقك مكاني |
| Neyse, kimse seni kendi yaşıtlarınla dolaşıyorsun diye suçlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يلومك على الخروج مع من هم في مثل عمرك |
| Kimse kendine biraz zaman ayırdığın için seni suçlayamaz, Cole. | Open Subtitles | لقد فقدت أخيك لا أحد يلومك على أخذ إجازة |
| Hiçbir mantıklı kişi seni başka bir çocuk istemediğin için suçlayamaz. | Open Subtitles | مامن عاقل سيلومك لعدم رغبتك بطفل اخر |
| Saklanıyorsun diye kimse seni suçlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد سيلومك على الإختباء .. |
| Warrick temiz çıkarsa Ecklie beni adam kayırmakla suçlayamaz. | Open Subtitles | حتى لا يتسنى لـ (إيكلي) أن يتهمني بالإنحياز إن اتضح بأن (واريك) بريء ماذا تود معرفته؟ |
| Kimse seni az başarılı oldun diye suçlayamaz, canım. | Open Subtitles | لا يوجد احد قادر علي اتهامك بالتقصير يا عزيزي |
| Onun gibi yakışıklı biri tarafından kurtarılırsan azıcık çarpıldın diye kimse seni suçlayamaz, değil mi? | Open Subtitles | أن تُنقَذ من قِبل شخص جذاب ولطيف مثل هذا أتعرفين .. لا أحد يلومكِ لإفتتانُك به قليلاً.. |
| Kimse bunun için beni suçlayamaz, tamam mı? | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يلومني على هذا، أليس كذلك؟ |
| Kimse seni fazla abartıldığın için suçlayamaz Simone. | Open Subtitles | لا احد يستطيع ان يتهمك بانك محبة جدا للاضواء يا سيمون |
| Pahud, üzgün olduğun için kimse seni suçlayamaz. | Open Subtitles | باهود , لا أحد يمكنه لومك لأنك حانق |
| Orada dur bakalım. Kimse Emek Partisi'ni bunun için suçlayamaz. | Open Subtitles | اكبحي جماحك، لا أحد يلوم حزب العمّال على تلك المشاكل |
| Acısını bebekten çıkarırdı, artık bizi suçlayamaz. | Open Subtitles | سيأخذه على الطقل و لن يلومنا |
| Bu yüzden kimse onu, bu hatasından dolayı suçlayamaz. | Open Subtitles | و لا يمكن للمرء أن يلومه لأجل عجز أو مرض قد جلبته عليه هذه الفترة. |
| Kimse kimseyi vefasızlıkla suçlayamaz. | Open Subtitles | لن يستطيع أحد أن يتهم أياً منكما بخيانة الآخر |
| - Bu Jethro'dan gelince, ,yani bunun için kimse beni suçlayamaz. | Open Subtitles | أنا أعنى عندما تأتى لجيثرو أنت تعلم من يمكنه أن يلومنى على هذا؟ |
| Birbirimizden nefret etsek kimse bizi suçlayamaz ama umarım böyle olmaz. | Open Subtitles | أن لا أحد يستطيع لومنا إذا كرهنا بعضنا البعض ولكن أمل أن هذا لم يحدث |
| En sonunda, artık yapamadığımızı itiraf ettik diye kimse bizi suçlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يُمْكِنُ أَنْ يَنتقدَنا لأخيراً إعتِراف... انّنا فقط لا نَستطيعُ عمَلُ أكثر من ذللك. |