"suyunun" - Translation from Turkish to Arabic

    • مياه
        
    • عصير
        
    • من العصير
        
    Şuradaki kesişim noktası kaynağın suyunun bir kısmını, yukarıdaki havzalara yönlendiriyor. Open Subtitles أترى مفترق الطرق هذا، يحول مسار مياه الينبوع إلى حوضين معلقين.
    Moralinizi yükselten şişe suyunun bilimsel açıklamasını yapmaya istekli miydim? TED هل نحن على استعداد لاصدار تأييد علمي لقارورة مياه تعدل المزاج؟
    Yüzey akımlarının aksine derin akımlar öncelikle deniz suyunun yoğunluğundaki değişimlerden kaynaklanır. TED وبخلاف التيارات السطحية، فإن التيارات العميقة تنتج أساسًا عن تغيُر كثافة مياه البحر.
    Bir daha köpüklü elma suyunun kokusunu bile duymak istemiyorum. Open Subtitles لا أرغب حتى باشتمام رائحة عصير التفاح الفوار مرة أخرى
    Portakal suyunun neden patladığını çözdüm. Open Subtitles لقد عرفت لماذا قام عصير البرتقال بالأحتراق
    Birisi o portakal suyunun içine zehir katmış. Open Subtitles احدهم قام بوضع السم في عصير البرتقال هذا
    Eğer yağmur suyunun yapraklar arasındaki yolculuğunu izleyebilseydik çamur dediğimiz şeyin aslında hayat dolu bir dünya ve şehrin sunduğundan daha kalabalık bir metropol olduğunu görebilirdik. Open Subtitles فلو اتبعنا مسارَ مياه الأمطار عبر أوراق الشجر المتناثرة، لوجدنا مقدار ما يملأ قطرة الماء.. كعالم يعجّ بألوان الحياة،
    Bu dev kıvrımlar sel suyunun türbülansıyla oluştu. Open Subtitles هذه موجات عملاقة ، تشكّلت من مياه الفياضانات المضطربة
    Grönland buz tabakasının tatlı suyunun okyanusların tuzlu suyuna karışması deniz seviyesinin altındaki tüm toprakları tehdit ediyor. Open Subtitles بما أن مياه غرينلند العذبة الجليدية تذهب هدرا الى المحيطات المالحة فجميع الأراضي المنخفضة عن سطح البحر معرضة للدمار
    Musluk suyunun deniz bitkisini öldürdüğünü farkettim. Open Subtitles لاحظت أن مياه الحنفية قتلت النبتة المائية
    Ya da hindistan cevizi suyunun kalçalarını küçülttüğüne. Open Subtitles يظنون ان مياه جوز الهند سوف تقلص مؤخراتهم
    Yaradılış suyunun öldürmesi, bana hiç de mantıklı gelmiyor. Open Subtitles إنه لا يبدو صحيحاً أن مياه الخلق سوف تقتلك.
    - Yani Seattle'a kadar kaçtın ama kendini yine Delfi suyunun içinde mi buldun? Open Subtitles لذا هربتِ على طول الطريق إلى سياتل و إنتهى بكِ الأمر في مياه دلفي؟
    Okyanus suyunun soğutucu özelliği ekipmanın ısısını düzenliyor. Open Subtitles خصائص تبريد مياه المحيطات تنظم درجة حرارة المعدات
    Portakal suyunun yerine neden biraz şampanya içmiyorsunuz? Open Subtitles أنتما الاثنان تستطيعان إضافة القليل من الشمبانيا مع عصير البرتقال.
    Peter portakal suyunun içine sert bir şeyler ister misin? Open Subtitles مرحباً بيتر أتريد القليل من شيئاً ما لتضعه في عصير البرتقال
    Kepekli kek ve erik suyunun karışımı mı ne. Open Subtitles انه حبوب نشوة مخلوطة ,مع مافن نخالة و عصير خوخ, او شيئ من هذا القبيل.
    Önceden uyarayım, portakal suyunun içinde votka var. Open Subtitles كن حذراً عصير البرتقال يحوي فودكا بداخله
    Hey, dandik olan sadece karavanın değil, aynı zamanda buzdolabındaki elma suyunun tadı da göt gibi. Open Subtitles مهلاً أيها الكسول ليس فقط شاحنتك تعد خردة ولكن عصير التفاح الذي في الثلاجة مذاقه كالمؤخرة
    Elma suyunun standı genelde mavi duvar tarafında. Open Subtitles عصير التفاح يكون دوماً وراء الحائط الأزرق.
    Dr. Watkins'den meyve suyunun örneklerini almaya gittiğimizde laboratuardakiler içinde güzelavrat otu olduğunu anladı. Open Subtitles عندما عدنا لأحضار عينة من العصير من الدكتور واتكينس أكتشف المعمل بأنه كان مليئ بالبيلادونا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more