Çin'in mitolojik ejderlerine benzetilmesine karşın bu sürüngen uzun bir süre boyunca balıkları azaltan bir asalak olarak görülmüş ve neredeyse soyunu tükenme noktasına getirecek muamelelere maruz kalmıştır. | Open Subtitles | على الرغم من جمعه بالتنين الصيني الأسطوري، يعتبر قديما بالحشرة اكلة الاسماك وإضطهد تقريبا إلى حدّ الإنقراض. |
Buraya sığınmış hayvanların pek çoğu nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. | Open Subtitles | الكثير من الحيوانات التي اتخذت هذا المكان ملجأً لها معرضة إلى خطر الإنقراض |
Bu kaplumbağanın doğal yaşam alanı hızla kayboluyor ve artık nesli tükenme tehlikesiyle yüz yüze olduğu düşünülüyor. | Open Subtitles | موطن هذه السلحفاة الطبيعي يندثر سريعاً، ويُعتبر الآن بأنه على حافة الإنقراض |
Kısa bir zaman önce 6x adı verilen altıncı soy tükenme devresine girdik. | TED | لقد دخلنا الآن العصر السادس الانقراض السادس العظيم على هذا الكوكب |
Bu ilginç, çünkü gezegenin diğer kısımlarında soy tükenme kanıtları bulduk. - Vay! | Open Subtitles | هذا ممتع ، لأننا قد وجدنا ادلة على الانقراض الجماعى على أجزاء أخرى من الكوكب |
- İnsanların rızası olmadan vampirlerin kan alması yüzünden neslimiz tükenme tehlikesiyle karşı karşıya geldi. | Open Subtitles | . ألهذا السبب نجد أنفسنا نواجه خطر الانقراض |
Yaptığım kısacık bir araştırma, somonun, özellikle Atlantik somonunun... soyunun tükenme tehlikesi altında olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | بحثى السريع يكشف ان السالمون البرى وبخاصة سالمون الاطلنطى معرض للانقراض |
Soyun tükenme seviyesi senaryosu hayal edin. | Open Subtitles | تقوم بإقتراح سيناريو لمستوى معين من الإنقراض |
Derhal cüretkâr bir hamle yapmazsak 6. tükenme bizim başımıza gelecek. | Open Subtitles | ما لم نتّخذ إجراءات فّورية صارمة. الإنقراض السادس ستكون منطقتنا. |
Derhal cüretkâr bir hamle yapmazsak 6. tükenme bizim başımıza gelecek. | Open Subtitles | الّا إذا تصرفنَا فوراً بجرأة الإنقراض السادس سيكون من نصيبنَا |
Akdeniz bölgesindeki, Mavi Yüzgeçli Orkinos balıkları, nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. | Open Subtitles | تتعرض أسماك التونة الضخمة ذو الزعنفة الزرقاء... إلى خطر الإنقراض الآن |
Nesil tükenme süreci bir açıdan oldukça seçici gerçekleşmişti. | Open Subtitles | . بطريقة ما ، الإنقراض كان إنتقائيا |
Nesli tükenme noktasında. | Open Subtitles | تم اصطياد هذا النوع تقريبا إلى حد الانقراض. |
Bir Yeni Dünya(Amerika)'da bulunanlar. Condors ve Caracaras gibi. Ve eski dünyada da 16 baykuş türü var. Bu 16 kuş türünden 11'i soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. | TED | هناك نسور العالم الجديد والتي وجدت بشكل خاص بأمريكا مثل الكندور والكراكاس، ونسور العالم القديم، حيث لدينا 16 نوعا، 11 منها معرضة بشكل كبير لخطر الانقراض. |
Nesillerinin tükenme tehlikesinden dolayı avı tamamen yasaklanmasına rağmen bu adamlar gecede neredeyse 20 timsah öldürebilirler. | Open Subtitles | على الرغم من هذا الصيد ممنوع تماما بموجب القانون لأن الزواحف تواجه الانقراض, و هؤلاء الرجال قتل ما يصل الى 20 خياري في أمسية واحدة. |
1970'in sonlarında kaplanların nesli Hindistan'da neredeyse tükenme noktasına geldi. | Open Subtitles | في أواخر السبعينيّات "أوشكت الببور على الانقراض في "الهند |
Eğer aynı tas aynı hamam fosil yakıt kullanımına devam edersek, kral kelebeği, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin yüzyıl sonunda tükenme tehlikesine gireceğini belirttiği tüm türlerin yüzde 20 ilâ 50'lisinin içinde olacak. | TED | فراشة مونارش قد تكون واحدة من 20 إلى 50 في المئة من كل الأنواع التي يقدر الفريق الحكومي الدولي المعني بتغير المناخ أنها ستكون مؤكدة الانقراض بحلول نهاية القرن إن واصلنا استخدام الوقود الأحفوري كالمعتاد. |
Soyumuz tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. | Open Subtitles | نحن نواجه الانقراض. |
Nadir ya da soyu tükenme tehlikesi altında hayvan pazarı oldukça dinç. | Open Subtitles | السوق الغير قانوني للحيوانات النادرة والمعرضة للانقراض صلد تماماً |
Soyu tükenme tehlikesi altında olan hayvanlarla ilgili bulabildiğim tüm davalar. | Open Subtitles | هذا كل شيء استطعت إيجاده عن الحالات الإجرامية المتضمنة بيع الحيوانات المعرضة للانقراض |