Bayanlar, baylar tükenmek üzere. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة ، نحن قربنا علي الإنتهاء |
Kule kontrolle konuştum, alternatif iniş noktası arıyoruz... ve yakıtımız tükenmek üzere. | Open Subtitles | نحن نتحدث الى الارض، ونحاول إيجاد مكان للهبوط لكن الوقود قاربت على الإنتهاء |
Hayatımı sürdürmemi sağlayan cevher neredeyse tükenmek üzere. | Open Subtitles | المادة التي تبقيني حيًا، أوشكت على الإنتهاء |
Gücüm tükenmek üzere, bu şeyden kurtulmak zorundayım. Birazdan yanındayım. | Open Subtitles | طاقتي على وشك النفاذ يجب أن أخرج من هذا الشيء |
Soyları da tükenmek üzere. | Open Subtitles | والعائلة عددها بات في النفاذ |
Bu tükenmek bilmeyen saplantın dışında hayatın yok. Red John. | Open Subtitles | ليس لديك حياة، فقط ذلك الهوس الذي لا نهاية له. |
Ama kendisi de Crocs giyerdi. Sanki onların nesli tükenmek üzere değil. | Open Subtitles | في غضون ذلك , كان ترتدي حذاء التماسيح و كأنها ليست مهددة بالإنقراض! |
Hayatımı sürdürmemi sağlayan cevher neredeyse tükenmek üzere. | Open Subtitles | المادة التي تبقيني حيًا، أوشكت على الإنتهاء |
Bayan Volkoff'un sabrı tükenmek üzere. | Open Subtitles | صبر الأنسه "فولكوف" قارب على النفاذ |
Sağlık yardımı tükenmek üzere. | Open Subtitles | التأمين الصحي على وشك النفاذ |
Ama anlaşılan, kutuplardaki buz Dünya'nın tamamını bitmek tükenmek bilmeyen dondurucu bir kışa gark edene kadar ilerledi. | Open Subtitles | حتى انغمس العالم كله في شتاءٍ متجمد لا نهاية له. |
Çünkü benim öfkem bitmek tükenmek bilmez. | Open Subtitles | وإن غضبي لا نهاية له. |
Diğer bir deyişle, nesli tükenmek üzere olan bir türüm. | Open Subtitles | "بمعنى آخر، أنّي من الأنواع المهددة بالإنقراض". |
Nesilleri tükenmek üzere. | Open Subtitles | إنهامهددة بالإنقراض |