Şimdi bir şeye benzedi. Evet, daha önce böyle bir şey görmemiştim. Bir Rockmand tümörün var. | Open Subtitles | اوه الان انتى تتحدثي انا لم الاحظ ذلك من قبل و لكنك لديك ورم هنا |
Şimdi bir şeye benzedi. Evet, daha önce böyle bir şey görmemiştim. Bir Rockmand tümörün var. | Open Subtitles | اوه الان انتى تتحدثي انا لم الاحظ ذلك من قبل و لكنك لديك ورم هنا |
Yani devasa bir tümörün içinde uçuyoruz. | Open Subtitles | إذن , نحن نُحلق بالمنطقة ومعنا ورم عملاق |
Fiziksel olarak yayılmayı kontrol altına alarak tümörün diğer organlara girişini engeller. | TED | واقعياَ سيمنعون الورم مادياَ من الوصول للأعضاء الأخرى، والسيطرة على الورم الخبيث. |
Onu açtığımız zamansa tümörün pulmoner arteri aşındırmış olduğunu gördük. | Open Subtitles | عندما قمنا بفتحه، شاهدنا أن الورم جعل شريانه الرئوي يتآكل. |
Nano parçacığımızın tümörün savunma sistemini atlatmasını sağlamalıyız. | TED | علينا جعل الجسيم النانوي التسلل بعيداً عن النظام الدفاعي للورم. |
tümörün büyüklüğü, iki hafta içinde 1000 ila 5000 REM arasında radyasyon kaynağı gerektirir. | Open Subtitles | ورم بهذا الحجم خلال أسبوعيين سيكون بحاجة الى اشعاعات بمستوى 1000 الى 5000 |
Daha açık söylersem, bir glomik tümörün sebep olduğu aşırı büyümüş sinirlere. | Open Subtitles | أكثر تحديدا لنمو غير طبيعي للاعصاب بسبب ورم قاتم |
Bu da beyindeki kan damarında oluşan tümörün adıdır. | Open Subtitles | وهذا عبارة عن ورم في الشرايين الممتدة في الدماغ. |
Ve ben de tümörün bu yönünü kullanıp başarılı bir şekilde alınması mümkün olabilir mi diye, merak ediyordum. | Open Subtitles | وكُنت أتسائل لو كان يُمكنني إستخدام تلك الحقيقة لعزل ورم خبيث وتحسين فرص إزالته بنجاح |
Buna benzeyen bir tümörün gözünüzü korkutmasına izin veremezsiniz. | Open Subtitles | ورم كهذا لا يُمكنكَ أن تسمح له بأن يُخيفكَ |
tümörün var. Şunu anlaman lazım, bir şey yapmazsan eğer öleceksin. Ama sen, bunda kararlısın. | Open Subtitles | لديك ورم, يجب أن تفهم أنه إذا لم تقم بأي شيء فإنك ستموت, هذا هو القرار الذي تتخذه |
- Çık dışarı. - tümörün kötü huylu olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | ــ أخرج ــ لقد قلتِ لي أنّكِ تعانين من ورم خبيث |
ama yeni detektörümüzden alınan görüntüde tümörün çeperini görebilmeye başladık. | TED | ولكن مع هذا الكاشف .. بدأنا نرى بوادر الورم |
Yani cerrah bir lens kullanarak vücudun içine bakacak ve tümörün yerini, kan damarlarının yerlerini tek tek görebilecek. | TED | إذن فيمكن للجراح رؤية داخل جسم المريض، من خلال عدسات، حيثما يوجد الورم ، حيثما توجد الأوعية الدموية. |
Gördüğünüz bu bulutlu beyaz kitle tümörün yinelenmesidir. | TED | ذلك التجمع الابيض السحابي الذي ترونه هو معاودة ظهور الورم. |
Bu yüzden fikir, eğer tümörün büyümesini durdurabilirsek tümörün yayılmasını da durdurabileceğimiz yönündedir. | TED | حيث أن الفكرة هي، إذا كان بإمكاننا منع الورم من النمو فإن بإمكاننا إيقاف انتشار الورم. |
Bunu tümör saldırısını dinlemesi için tasarladık: tümörün yaymak için ihtiyaç duyduğu kimyasal işaretler orkestrası. | TED | صممناه للتصنت إلى اجتياح الورم: معزوفة الإشارات الكيميائية التي تحتاج الأورام لعملها لكي تنتشر. |
Ameliyathanedesiniz, önünüzde bir hasta var ve göreviniz; tümörün tamamen alındığından emin olmak. | TED | و أنتم الأن في غرفة العمليات، و هناك مريض أمامكم، و مهمتكم هي التأكد من استئصال الورم. |
ancak hızlıca vücuttan atılıyorlar ve tümörün içine ulaşamamış oluyorlar. | TED | فهم يمرون خلال الدم و لكنهم ينجرفون سريعاً خارج الجسم فلا تتمكن من الوصول للورم |
tümörün olduğunu ne zamandır biliyorsun? | Open Subtitles | منذ كم و أنتِ تعرفين عن ورمكِ ؟ |