Ölürken tüm hayatının gözünün önünden geçtiğini söylerler. | Open Subtitles | يقولون أن حياتك كلها تمر أمامك عندما تقترب من الموت |
tüm hayatının önünde durduğu büyüleyici anlardır onlar. | Open Subtitles | إنها تلك اللحظة التي تكون في حياتك كلها أمامك إنّه وقت سحري |
O söz konusu olunca tüm hayatının, işinin bir anlamı kalmıyor mu? | Open Subtitles | انت تقولين ان حياتك كلها, كل عملك حتى التقيته كانت بلا هدف لماذا تقوم بهذا؟ |
Tek tıkla, ortağın tüm hayatının bir yalan olduğunu öğrenir. | Open Subtitles | ضغطة واحدة، وستعرف شريكتك أنّ حياتك بأكملها عبارة عن كذبة. |
Baba, sadece bir lise seçimini kazanmış olman tüm hayatının daha iyi olacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | أوه ابي فقط لأنك ربحت انتخابات الثانوية هذا لا يعني أن حياتك بأكملها يمكن أن تكون أفضل |
Ve her elimi tuttuğunda tüm hayatının benimkiyle beraber titrediğini hissettiğimi? | Open Subtitles | و في كل مرة تحملين فيها يدي أشعر أن حياتكِ كلها تهتز مع حياتي |
Hiç tüm hayatının yalan olduğunu fark etmeni sağlayacak bir aşk yaşadın mı? | Open Subtitles | هل وقعت في الحب الذي يجعلك تدرك أن حياتك كلها كذبة؟ |
Üç satırda tüm hayatının genel özeti. | Open Subtitles | كلمات صغيرة تعبر عن حياتك كلها |
Olmaya çalıştığın tüm hayatının üzerine işeyebilirsin. | Open Subtitles | فسوف تقضي حياتك بأكملها تتساءل على كينونتك الحقيقية |
Zor olan şey, tüm hayatının iğrenç bir kurgudan ibaret olduğunu fark etmek. | Open Subtitles | إنّه لأمرٍ صعب، أن تُدرك أنّ حياتك بأكملها ليست سوى خيال بشع. |
Eğer şarkı söylemeye ve tingirdatmayı kesmezsen... tüm hayatının nasıl kötüye gittiğini göreceksin. | Open Subtitles | إذا لم تتوقف عن العزف والغناء... حينها فقط سترى كيف حياتك بأكملها ستصبح سيئة. |
Bir sabah uyandığında tüm hayatının bir yalandan ibaret olduğunu öğrenmek ne demek biliyor musun? | Open Subtitles | كأن تستيقظين صباحًا و تدركين بأنّ حياتكِ كلها بُنيت على كذبة |