"tüplerin" - Translation from Turkish to Arabic

    • الأنابيب
        
    • أنابيب
        
    • فالوب
        
    Bu hayvanın yürüyebilmesi için tüplerin oranları çok önemli. TED فتناسب هذه الأنابيب في هذا الحيوان مهمة جدا للمشي
    Bunlar, bu şekilde yürüyebilmesi için tüplerin arasında bırakılması gereken mesafeler. TED هذه المسافات من الأنابيب التي تجعلها تمشي بهذه الطريقة
    Bu tüplerin 40 tanesi V-40 motoru gibi çalışıyordu. TED فهناك 40 من هذه الأنابيب كمحرك في 40 يدير الذاكرة
    Fakat yüzlerce işadamları ve araştırmacılar daha uzun ve düzenli karbon nano tüpler geliştirmek ve uzun nano tüplerin büyük potansiyel güçlerini kullanmak için çalışıyorlar Open Subtitles لكن مئات المؤسسات و الباحثون يتسابقون لتطوير أنابيب النانو الكربونية بشكل أطول لتسخير إمكاناتها الضخمة
    - Ne getirdiniz? - Gök kuşağı tüplerin, Iridessa. Open Subtitles - أنابيب قوس قزح لديك، المعهد الجمهوري الدولي ديسا
    Rahim yerine, embriyo, tüplerin.. Open Subtitles يتكون الجنين ولكن داخل قناة "فالوب"
    sonra tekrar bölünürler. Mikrotübül stabilitazörleri bir hücreye girdiğinde bu küçük tüplerin birbirlerine bağlanmalarını engellerler. TED عند دخول مثبتات الأنابيب الدقيقة إلى داخل الخلية، فانها تمنع هذه الأنابيب الصغيرة من التجمع؛
    tüplerin altındaki subaplar uçaklardaki tele kumandalı kapaklara benziyor. TED حتى الصمامات في قيعان الأنابيب هناك مثل الصمامات طائرة الاذاعة التي تسيطر عليها.
    Ön tüplerin birinde soğutucu basıncını kaybediyoruz. Open Subtitles نحن نفقد ضغط التبريد في أحد الأنابيب الأمامية.
    Bunu sana damardan verirdim ama pasta bu küçük tüplerin içinden geçerken tıkanıyor. Open Subtitles كنتُ سأعطيكِ محلولاً وريديّاً من هذه لكنّ الوجهَ سيعلق في الأنابيب الصغيرة
    O tüplerin içinde yakıt olmalı. Open Subtitles لابد من ان هذه الأنابيب تحتوي على الوقود
    O tüplerin içinde yakıt olmalı. Aman Tanrım. Open Subtitles لابد من ان هذه الأنابيب تحتوي على الوقود
    Dövmede okuduğumuz numaralardaki tüplerin hepsi kayıp. Open Subtitles حتى الآن, جميع الأنابيب المرقمة من الأوشام مفقودة
    O tüplerin ve monitörlerin arasında yatakta yatıyordum. Open Subtitles راقدًا في الفراش، مع كل تلك الأنابيب والأجهزة.
    tüplerin içindeydiler, sıkıştırılmış yoğurt tüpleri gibi. Open Subtitles كانوا في تلك الأنابيب مثل تلك الأشياء المخفوقة
    Anthony ile sen o tüplerin... Open Subtitles كنت قد وانطوني أنابيب داخلية ، وكان لدينا --
    Kirin bira şirketinden teklif istedim. Çünkü o zamanlar, Asahi bira şirketi... ...kendi plastik bira kasalarını kırmızı renkte üretiyordu. Bu, kağıt tüplerin rengi ile uyum sağlamıyordu. TED وطلبت من شركة كيرين للبيرة مساعدتي لأنه في ذلك الوقت، كانت شركة البيرة أساهي تصنع صناديق البيرة بلاستيكية حمراء، و التي لا تتوافق مع لون أنابيب الورق المقوى .
    Örneğin Irak'a gönderilen alüminyum tüplerin sadece nükleer silah üretimi ve santrifüj için olduklarını biliyoruz. Open Subtitles نحن نعلم بأن هناك شحنات "دخلتَ إلى "العراق على سبيل المثال أنابيب الألمنيوم الوحيدة حقيقةً التي تتناسب مع "برامج الأسلحة النووية "برامج الطارد المركزي
    Örneğin Irak'a gönderilen alüminyum tüplerin sadece nükleer silah üretimi ve santrifüj için olduklarını biliyoruz. Open Subtitles نحن نعلم بأن هناك شحنات "دخلتَ إلى "العراق على سبيل المثال أنابيب الألمنيوم الوحيدة حقيقةً التي تتناسب مع "برامج الأسلحة النووية "برامج الطارد المركزي
    Rahim yerine, embriyo, tüplerin.. Open Subtitles يتكون الجنين ولكن داخل قناة "فالوب"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more