Sadece tırnaklarının içinden aldığımız derisi var, ...sonra dava kapandı. | Open Subtitles | كل ما لدينا هو جلده تحت أظافرها, وانتهى تتبع الأثر. |
- Evet. tırnaklarının altındaki DNA kendine aitmiş. | Open Subtitles | نعم,الحمض النووي الذي تحت أظافرها, هو حمضها النووي |
tırnaklarının altındaki iz saldırganı tırmalamasıyla olabilir, ama başka... | Open Subtitles | الأثر على أظافره ربما من خدش المهاجم لكن عدى عن ذلك |
tırnaklarının arasında tutunmaya çalıştığına dair bir iz de yok. | Open Subtitles | لا شيء تحت أظافره أن يقول انه يكافح للتمسك. |
Bu işi planlayan doktorun derisi Pamuk'un tırnaklarının arasında çıktı. | Open Subtitles | الطبيب الذين خططوا كل هذا، كان جلده داخل الأظافر باموك. |
Her zaman tırnaklarının düzgün ve temiz olduğundan emin ol. | Open Subtitles | و ذلك يذكرني، دائما إحرص على أنّ أظافرك مقصوصة و نظيفة. |
Ölümden sonrada ayak tırnaklarının büyümeye devam ettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم ان اظافر الاقدام تستمر في النمو بعد موتك |
Geri döndüğünde, tırnaklarının arasına bambu kıymıkları geçireceğim. | Open Subtitles | عندما تعود, سوف اضع شظايا الخيزران . تحت أظافرها. |
Ayrıca tırnaklarının altında boyaya benzer birşey buldum. | Open Subtitles | كما انني وجدت ما يشبه الطلاء تحت أظافرها |
Adli tıp incelemesi yaparsan, tırnaklarının altında benim derimi bulursun. | Open Subtitles | في بحثكم الجنائي ستجدون جلدي متكدس تحت أظافرها |
Olay yeri inceleme ekipleri tırnaklarının altında kan buldular. | Open Subtitles | وجدنا دماً تحت أظافرها. لذا سنقوم بتحليله. |
Ayrıca tırnaklarının arasında deri parçaları ve dün seks yaptığının kanıtları var. | Open Subtitles | ثمّةَ أيضاً جلد موجود تحت أظافرها و أدلة على ممارستها علاقة جسدية يوم البارحة |
tırnaklarının arasında DNA'nız bulunuyor. | Open Subtitles | حسنا ، إنّه حمضك النووي الموجود تحت أظافرها |
tırnaklarının altında göz sıvısı buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت آثار للخليط الزجاجي للعين تحت أظافره |
Saçında çok fazla pislik var kulaklarında ve tırnaklarının içlerinde de çok pislik var. | Open Subtitles | لقد كانت هناك كمية كبيرة من التراب تغطي شعره و كمية كبيرة من التراب بداخل أذنيه و على نحو عميق بداخل أظافره |
Çünkü onun tırnaklarının altında senin DNA'nın olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لإنني أعرف إننا لدينا بعض من حمضكِ النووي من تحت أظافره. |
Hayır. tırnaklarının ucunda oje yok. Gördün mü? | Open Subtitles | كلا ، لا يوجد طلاء على أطراف الأظافر أترى؟ |
Şansımıza, katilin tırnaklarının altında tebeşirimsi birşeyler varmış. | Open Subtitles | الحظ بالنسبة لنا، وكان القاتل شيء طباشيري تحت الأظافر. |
Teninin erimesini ve tek tek tırnaklarının çekilmesini ister misin ? | Open Subtitles | هل تفضلين السلخ البطيء من الشياطين أم سحب أظافرك الجميلة واحداً تلو الآخر ؟ |
Araba tamir etmek ve tırnaklarının altının yağlanması demektir ve kardeşlerinle sonuna kadar beraber olacağına kanınla yemin etmek demektir. | Open Subtitles | انها تتكلم عن تصليح السيارات و ان تتسخ يداك و أظافرك بشحم السيارات |
Doğrusu, adli tıp Donnie'nin derisinin kurbanın tırnaklarının arasında bulunduğunu doğruladı. | Open Subtitles | فى الحقيقه, اليوم تم اثبات وجود نسيج من جلد دونى تحت اظافر الضحيه |
Babam, annemin kırmızı ojeli tırnaklarının tekrar bana dokunmasını istememişti. | Open Subtitles | هو لم يردها ان تضع اظافرها الحمراء على مره أخرى أبدا |
Sindirim sistemlerinde beyin ve tırnaklarının altında bir şeyler bulmuştum. | Open Subtitles | وجدت أدمغة في مسالكهم الهضمية وشيئ تحت أظافرهم |
Diyordum ki, kurbanın tırnaklarının içinde bazı kalıntılar buldum ve bu kalıntıların ti yaprağına ait olduğunu tespit ettim. | Open Subtitles | كما كنت أقول تمكنت من إعادة بعض الرواسب من أسفل أظافر الضحية و تمكنت لاحقاً من التعرف عليهم عن طريق النباتات |
Ve kurbanın tırnaklarının altında deri hücreleri bulduk. | Open Subtitles | ولقد إستخرجنا خلايا الجلد من تحت أظافر المتوفية، |