Ailem ve ben daha hafif ve taşıması benim için daha kolay olacak bir trampet düzeneği tasarlamak için bir mühendisle birlikte çalıştık. | TED | لذلك عملت أنا وعائلتي مع أحد المهندسين لتصميم الطبلة و الحمالة و التي من شأنها أن تكون أخف وزناً و يكون حملها أسهل. |
Nakit kadar iyi ve taşıması kolay. Lokantanın adresini buldun mu? | Open Subtitles | جيده كالمال و اسهل فى حملها هل حصلتِ على عنوان المطعم |
Çok ağır. Biçimsiz. Ve yol boyunca taşıması gerekiyordu. | Open Subtitles | فهو ثقيل للغاية وصعب التداول وكان لزاما عليه أن يحمله لمسافة طويلة |
Yarış boyunca,Idare ninjaları kendisini taşıması için kiraladı. | Open Subtitles | لقد جعل أيداتي الننجا الذي أستأجره يحمله أثناء السباق |
Bebeğini taşıması için daha yeni tanıştığın birine güvenmek için inanılmaz cesur olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكوني شجاعة للغاية . لتثقي بشخص قابلته لتوّك ليحمل طفلك |
Doğru açıya bağırdığında çığlığın seni taşıması gerek. | Open Subtitles | وبإختيار الزاوية الصحيحة سيمكنها أن تحملك في الهواء |
Hayır, o zaman birinin cesedi görülmeden depoya taşıması gerekirdi. | Open Subtitles | حسـنا لذا على أحدهم أن يحمل الجثة من هناك الى مكان التحميل والشحـن بدون أن يراه أحد |
Sinek şu an tek bir lifin ucunda asılı durumda ama kendisinden beş kat ağır olduğundan taşıması olanaksız. | Open Subtitles | تتدلّى الذبابة الآن من خيط واحد لكنها خمس مرّات حجم أرجيرودي ويصعب حملها. |
- Kyle. Onu alıp evine kadar taşıması... | Open Subtitles | الطريقة التي احتضنها بها و التي حملها بها |
Tabii, taşıması daha zordur, çünkü daha ağır olurlar. | Open Subtitles | انا اعني,انها يصعب حملها بسبب انها ثقيلة |
taşıması kolay olur. | Open Subtitles | هذا سيكون أسهل عند حملها |
Bay Aizawa'nın taşıması senin içinde uygun mu , L? | Open Subtitles | هل سيكون الأمر جيدا إذا حملها السيد (أيزاوا) ، يا (إل)؟ ـ |
- Sadece tek silahımız olup, onun taşıması biraz korkutuyor. | Open Subtitles | إن السأم هو سلاحه الوحيد فقط وهذا ما يحمله |
İtfaiye taşıması. | Open Subtitles | يحمله كرجل الاطفاء |
Ve o yaz iki defa saldırıya uğradı... bu da silah taşıması için geçerli bir sebep sayılır. | Open Subtitles | ولقد تمت سرقته مرتين ذلك الصيف مما يعني بأنه كان لديه سبب ليحمل السلاح |
Çünkü Everest'te, malzemeleri taşıması ve ipleri onarması için riskin çoğunu alabilecek bir Tibet yerlisini ücretle tutabilirsin. | Open Subtitles | لأنك علي جبل إيفرست تستطيع أن تأجر عامل ليحمل كل أغراضك ويصلح الحبل لك ويتحمل المخاطر عنك |
Tek ihtiyacım olan sen, bir parça huzur Lachlan'ın yüzükleri taşıması ve bir buket inciçiçeği. | Open Subtitles | كل ما أحتاجه هو أنت ,قاضي العدل, لاكلان ليحمل الخواتم, و رشات من زنابق الوادي. |
Bir dakika. İçimizden birinin seni taşıması gerekmiyor muydu? Sadece tek bir talebim daha var. | Open Subtitles | لحظة, ألا يجب على واحدة منا أن تحملك ؟ لديّ مطلبٌ أخير |
Onu okutmak için böyle çalıştığını bilseydi Da Hae'nin kalan ömrü boyunca seni sırtında taşıması gerekir. | Open Subtitles | لو عرفت أنك عملت بجد هنا لكي تساعدها بالدراسة يجب أن تحملك على ظهرها طيلة حياتها |
İnsanların suyu buradan ta yukarıya kadar taşıması gerektiğinden,.. ...tek havuz yetiyor. | Open Subtitles | القاعدة التي تسري بأن كل شخص عليه أن يحمل بعض المياه من هنا تستطعين حمل دلو واحد فقط في المرة الأولى |
Kendisine sunulan ikramı kabul etmesi ve yükünü sırtında taşıması gerekmektedir. | Open Subtitles | عليه أن يتقبل الإحسان المقدم له وعليه أن يحمل اشياءه على ظهره |