Ama şuna bak.Harvey Amcamın koltuğunun altında bir tabancası varmış. | Open Subtitles | ولكن ننظر في هذا. أبقى عمه هارفي مسدس تحت المقعد. |
Gizli kamera görüntülerine göre... adamın bir 38'lik tabancası vardı. | Open Subtitles | كاميرة المراقبة اظهرت ان لديه مسدس عيار 38 خاص بالشرطة |
Alan, ayakkabıları masaya zımba tabancası tutturmaz geri zekâlılar tutturur. | Open Subtitles | إلن,مسدس الدبابيس لا يدبس الاحذية على طاولة القهوة الاغبياء يفعلو |
Bir de yedek tabancası var. O yüzden, dikkatli olun. | Open Subtitles | وهو يحبّ إستعمال بندقية الرمح أيضا , كذلك كن حذرا. |
Biraz alışveriş yapacağız çocuklar için hediyelik eşyalar kendim için de meme tabancası. | Open Subtitles | سنقوم بقليلٍ من التسوّق، اقتناء بعض الهدايا التذكاريّة لأبنائي. وأشتري مسدّس حلماتٍ جديدٍ. |
Ahbap, artık geriye dönemem. Güvenlik bana karşı şok tabancası kullanmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لقد قُضي أمر ذلك يا صاح، كان على رجال الأمن إستخدام المسدس الصاعق. |
Kurşun sıyırmış, bu yüzden çivi tabancası ile oldu diyeceksin. | Open Subtitles | لقد نفذت الرصاصة، لذا قل بأن السبب هو مسدس المسامير |
- Buradaki bebek. - O bir bilek tabancası mı? | Open Subtitles | ـ هذا المسدس الصغير هنا ـ هل هذا مسدس القدم؟ |
Şimdi burada minyatür Very tabancası, ki parlak bir alev ateşler, zor durum sinyali. | Open Subtitles | هذا مسدس صغير جداً . يطلق حزمة ضوئية حمراء متوهجة . إشارة إستغاثة |
Bu Uzi su tabancası hoşuma gitti. Aynı gerçeğine benzetmişler. | Open Subtitles | مسدس الماء هذه تخلصوا منة لأنة يبدو مثل الحقيقى |
Sıcak şömine ateşi ve konyak dolusu su tabancası gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء رائع مثل نار دافئة و مسدس إطلاق النبيذ |
Gaz basınçlı manyetik kanca tabancası. | Open Subtitles | حزام بعدة جيوب قوي للغايه مسدس قاذف ممغنط محرك بالغاز |
45'lik, iki el, öldürme mesafesinde kocanın tabancası. | Open Subtitles | . رصاصتين في منطقة القتل من مسدس 45 بمسدس زوجك |
Gerçi gözleri biraz şeşbeş bakar ama onu barakasından çıkarmak için elektrikli ok tabancası kullanmışlardı, ondan. | Open Subtitles | تبدو كمن يعاني الحول ولكن هذا لاستخدامهم مسدس صاعق لإخراجها من المخبأ |
Tabii ki öyle. Yoksa Toad bana niye su tabancası versin ki? | Open Subtitles | بالطبع اعتقدانها لعبه,والا لما اعطاني تود مسدس مائي؟ |
Bu bir şok tabancası, 20.000 volt'luk akım veriyor. | Open Subtitles | هذة بندقية تاسير، بتطلع شحنة قدرها20,000 فولتِ. |
Hadi itiraf et. Bu gerçek bir polis tabancası değil. | Open Subtitles | أخبرْني الحقيقة هو لَيسَ مسدّس شرطةِ حقيقيِ |
Chandler, dün ameliyatta üç klips tabancası kullandın. | Open Subtitles | تشاندلر ، لقد استخدمت ثلاث مسدسات رئيسية على تيد |
Birinin bir toplu tabancası olmadığını nereden bilebiliriz? Tam isabet, Blore! | Open Subtitles | كيف نعرف أن أحدنا لا يملك مسدساً ؟ |
Bütün seneyi, eski bir kurutma tabancası ve alçı bıçağı ile boyayı kazıyarak geçirir, kazıdığı yerleri tekrar boyar, bu böyle devam ederdi. | TED | كان يقضي كل السنة بتقشير الدهان بمسدس التسخين والمكشطة وبعد ذلك سيطلي بالدهان ما قد كشط ليكرر الأمر مرة أخرى السنة التي تليها |
Plazma tabancası yanında su tabancası gibi kalacak, efendim. | Open Subtitles | إنها ستجعل مدفع البلازما كـ السلاح الصغير سيدي |
Çifte Silah diyen çoktu, ama iki tabancası olduğundan değil. | Open Subtitles | الكثيرون كانوا يدعونه بهذا الإسم لكن لم يكن السبب أن لديه مسدسان |
Ona bir su yatağı, bir su tabancası ve biraz balmumu ayarladığını söyle. | Open Subtitles | أخبرها إنك رتبت سرير مائي ، بعض بنادق الرش وقليلا من الشموع |
Tahtayı tutarken başka tarafa bakıyormuş Çivi tabancası ateş alıyor, ve bam! | Open Subtitles | كان ممسكاً باللوحة وينظر للناحية الأخرى تنطلق بندقيّة المسامير |
Ben çabuk sinirlenen ve otomatik tabancası olan bir uyuşturucu satıcısıydım. | TED | كنت مُروج مخدرات يافع بمزاج متقلب ومسدس شبه أوتوماتيكي. |
Taş duvara çivi tabancası işlemez. | Open Subtitles | لا مُسدس مسامير على حائط أسمنتى |
Kız kardeşimin yerini ifşa edebilecek bir polis tabancası. | Open Subtitles | إنّه مُسدّس شرطي، يعود أثره لأختي. |