İzlenimcilerin zamanında Güzel tablolar Salonu'na kabul edilmeyip "çirkin" addedilen herkes... | Open Subtitles | في عصر الانطباعية كل من تم رفضة من معرض اللوحات الجميلة |
Şimdi ise benden çok daha uzun yaşayacak bir sanat yaratma işindeyim ve o tablolar vasıtası ile arkamda neleri bırakmak istediğimi düşünüyorum. | TED | الآن أنا بصدد عمل تجاري خاص بصناعة فن يبقى وبالـتأكيد يجعلني معمرا وفكرت فيما أريد أن أتركه خلفي من خلال هذه اللوحات |
Tüm tablolar doğaları gereği soyut başladığı için ortada bir tartışma görünmüyor gibi. | TED | على اعتبار كل اللوحات تكون مجردة حين البدء فيها ولا يبدو هناك اشكال لدي في هذه الجزئية |
Ama oğlu daha değerli şeylerle ilgileniyormuş. - tablolar, sanat eserleri. | Open Subtitles | بإستثناء أن إبنه تعامل بأشياء أعلى، لوحات فنية، و قطع أثرية. |
Ve ne yazık ki bu yetim zamanım çoğunu, içlerinden bazıları güzel tablolar olan diğer yetimlerin arasında, depoda geçirir. | TED | وللأسف، فهذا اليتيم يقضي معظم وقته في المخزن مع عدد ليس بالقليل من اليتامى الآخرين بعضهم لوحات جميلة |
Bu yeni bina tamamlanırsa mağaralar ve Kyla'nın atalarının çizdiği tablolar yok olacak. | Open Subtitles | إذا إستمر بناء هذا المجمع فستتدمر هذه الكهوف مع الرسومات التي نحتها أسلاف كايلا |
İnci bir kolye maymun için ne kadar değerliyse bu tablolar da senin için o kadar değerli. | Open Subtitles | اللوحات تعنيك بقدر ما يعنيه عقد من اللؤلؤ لقرد |
Çalınan tablolar ortaya çıkana kadar hiç bir şey yapmıyorum. | Open Subtitles | سوف أبقى مع كل احتمال حتى تظهر اللوحات المسروقة |
Ve şovda çok fazla insan vardı... tablolar etrafa çarpıyordu... ve kaldırmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | عظيم و كان هناك الكثير من الناس في العرض و اللوحات كانت تُسحق |
Otelde çok güzel tablolar var. | Open Subtitles | يوجد كثير من اللوحات الجميلة بهذا الفندق |
İyi yağlı boya tablolar $500'a gidiyor. | Open Subtitles | اللوحات الزيتية الجيدة تباع بـ500 دولار نعم |
Bu tablolar tüm dünyadaki müzelerde Bay Keane'e atfedilmiş olarak asılmış durumda. | Open Subtitles | هذه اللوحات معلقة في المتاحف عبر العالم تحت أسم السيد كين |
Şömineden ne çıkarttıklarını bilemem ama benim incelediğim tablolar kesinlikle eski moda yağlıboyalarla yapılmıştı. | Open Subtitles | لا اعرف ما الذي استخرجوه من النار لكن اللوحات التي ان تفحصتها كلها رسمت بكل تأكيد بواسطة حبر قديم وجيد اؤكد لك ذلك |
Telefondaki hoş bayana açıkladığım üzere tablolar bize ait. | Open Subtitles | كما وضحت ذلك الى امرأة جميلة على الهاتف اللوحات تخصنا |
Parayı alamazsam tablolar yeniden beliriverir ve herkes senin sahte eser sattığını öğrenir. | Open Subtitles | وان لم احصل على ذلك تلك اللوحات سوف تظهر مرة اخرى والجميع سوف يعرف انك بعت لوحات مزيفة |
Risk almamız gereken şeyler var. Ama tablolar için ölmeyi göze alamayacağım. | Open Subtitles | من اجل اشياء معينه يمكننا المجازفه ولكنى لن ابدد ارواحا فى مقابل لوحات |
Duvarda asılı tablolar var ve gerçekten çok güzeller. | Open Subtitles | لديهم لوحات على الجدار إنها لوحات جميلة لا أدرى لأى رسام هى |
Çalınan tablolar, bankacı kaçırılması. | Open Subtitles | . سرقة لوحات تاريخية، اختطاف عائلات مصرفيين، |
Ülkemizin binlerce yıllık, paha biçilmez elmas, inci, mücevher, tablolar, heykelleri. | Open Subtitles | ..تعود إلى بلادنا منذ آلاف السنين من ألماس ثمين , لؤلؤ , مجوهرات , لوحات وتماثيل |
O tablolar önemli, ama insan öldürecek kadar da değil. | Open Subtitles | الرسومات مهمة جداً لكن ليس هذا مبرراً لقتل الناس |
Bu resimler, Botero'nun görkemli üslubunu taşıyan, işkence ve kötü muamele konulu devasa tablolar. | TED | هناك رسومات كبيرة تحوي على مناظر التعذيب واستغلال القوة مجسمة في عمق نوعية أعمال بوتيرو |
Diğer tablolar ise federal bütçeler, not ortalamaları, SAT sınav sonuçlarıydı. | Open Subtitles | وكانت جداول أخرى الميزانيات الاتحادية , المتوسطات تراكمي , SAT العشرات. |
Her ay 1,365 hesaplama gerektiriyordu, dolayısıyla bu tablolar hatalarla doluydu. | TED | و كل شهر يتطلب إجراء 13065 حسابا، لذلك كثرت الأخطاء في هذه الجداول. |