"tabutla" - Translation from Turkish to Arabic

    • تابوت
        
    • النعش
        
    • بالتابوت
        
    • بذلك التابوت
        
    Paramı birkaç güne ödesen iyi olur aksi halde seni elektrikçi bandına sarar ve seni tabutla birlikte 3 metre derine gömerim. Open Subtitles و الافضل لك أن تدفع نقودي في خلال عدة أيام أو سألفك بلصق الأسلاك الكهربائية وادفنك في تابوت على عمق 10 أقدام؟
    Bir kere daha hata yaparsam, cepheye yollanır ve eve tabutla dönerim. Open Subtitles لو عبثت مرة اخرى ديكرسون سيرسلنى للميدان واعود للوطن فى تابوت
    Kutsal Azizlerin bile cenazeleri tabutla defnedilir. Open Subtitles كل البشر يرقدون داخل تابوت عند الموت حتى القديسين الأبرار لكنه يريد صندوقاً مربوطاً بالحبال
    Ve cenaze aileye ulaştı, sonra tabutla birlikte morga gittiğinden eminiz. Open Subtitles و بيت الجنازة سيتصل بالعائلة ليتأكد بأن النعش سيذهب إلى المشرحة
    - Benim istediğimden değil ama daha çok " Selam Babs, o kadar yaşlısın ki buraya bir tabutla getirilmediğine şaşırdım." demene alışığım. Open Subtitles - اعتدت على : "أنتِ طاعنة في السن "أستغرب أنهم لا يحملوك إلى هنا في النعش"
    Sanki, içlerinden biri ölünce diğeri tabutla bench press (sporda halter kaldırmak) yapmak istiyor. Open Subtitles أراد الآخر أن يمارس التمرينات بالتابوت.
    Trenle gelip tabutla dönerler. Open Subtitles سنركبّ القطار، و نأخذ إجازة بذلك التابوت.
    Özel uçakla gidenler, tabutla gidenler. Open Subtitles نوعٌ يعيش في طائرته النفاثة والآخر يعيش في تابوت
    Biz cenaze merasimini boş bir tabutla yaptık. Open Subtitles لقد قمنا بالمراسم على تابوت فارغ
    Beni Birmingham'dan çıkarmak istiyorsanız bu anca bir tabutla olur. Open Subtitles إن أردتني خارج "برمينغهام" سيكون ذلك في تابوت خشبي
    ...psikopat ve sosyopatlarıyla buluşacaksın. Üstelik bunu hayatın boyunca yapacaksın. Taa ki orayı bir tabutla terk edene kadar. Open Subtitles مع المرضى النفسيين في افضل سجن وستفعل ذلك ,لبقية حياتك حتى تغادر السجن في صندوق (تابوت)
    Madam Curie'nin cenazesi de kurşun kaplı bir tabutla toprağa verilmiş, araştırmalarının merkezi ve büyük ihtimalle ölüm sebebi olan radyasyonu dışarı geçirmeyecek şekilde muhafaza edilmiştir. TED دُفنت رفات (مدام كوري) أيضًا في تابوت مبطن بالرصاص لحفظ الإشعاع، الذي كان جوهر أبحاثها وعلى الأرجح سبب وفاتها، في حالة جيدة.
    Evet, eski tahta bir tabutla. Open Subtitles -نعم في تابوت خشبي -حسناً
    tabutla birlikte katedrale yürüyeceğim. Open Subtitles وسأمشي إلى الكاتدرائية مع النعش.
    Sanki, içlerinden biri ölünce diğeri tabutla bench press yapmak istiyor. Open Subtitles أراد الآخر أن يمارس التمرينات بالتابوت.
    Eğer yapmasaydım, onu dışarıya tabutla taşırdın. Open Subtitles لو لم أفعلها, لحملناها بالتابوت
    tabutla birlikte süzüldüm, yumuşak ve kirli bir ana şeritte yüzdüm. Open Subtitles "طفى بالتابوت, "لقد طفوت على البحر.
    Trenle gelip tabutla dönerler. Open Subtitles سنركبّ القطار، و نأخذ إجازة بذلك التابوت.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more