Onların güldüklerini görmek. Yüz yüze onların dostluklarının tadını çıkarmak. | Open Subtitles | و أن تراهم يضحكون مجرد الاستمتاع بصحبتهم وجهاً لوجه |
Gidip hayatın tadını çıkarmak sizin de hakkınız. | Open Subtitles | أنت مدين لنفسك بالخروج و الاستمتاع بالحياة |
tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ تذوق هذا |
İşe gidiş yolumuz üzerindeki resim gibi manzaranın tadını çıkarmak sen ateş dolu ölüm aracıyla sanal benliğimi götürürken daha kolaymış. | Open Subtitles | أسهل بكثير أن نستمتع بالطريق الرائع نحو العمل عندما تزيل خطر الموت من وسيلة نقل نارية |
Sabahların tadını çıkarmak | Open Subtitles | اتذوق طعم الصباح |
Bilirsin sadece oturarak, izleyerek sporun tadını çıkarmak | Open Subtitles | كما تعلمان الجلوس والإستمتاع بمشاهدة الرياضه |
Her an değişebilecek olan bu zevkin tadını çıkarmak niyetindeyim. | Open Subtitles | و ها أنا أعتزم أن أستمتع بكل لحظة ممتعة مُتقلِّبة |
Yavaş konuş, tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | تحدث ببطء، أريد أن استمتع بهذه. |
Beyler, ailemle kurbanın tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | يا شباب؟ أنا أحاول الاستمتاع التضحية مع عائلتي. |
Beyler, ailemle kurbanın tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | يا شباب؟ أنا أحاول الاستمتاع التضحية مع عائلتي. |
Manzaranın tadını çıkarmak istiyorlar korkudan titreyen ve harap olan insanları... | Open Subtitles | .. يودون الاستمتاع بالعرض لرجال يترجفون ويتفتتون قبل الخوف |
Hayır, sadece manzaranın tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | كلا, اردت فقط الحصول على المقعد و الاستمتاع بالمنظر |
Sana yalan söylemeyeceğim Vince, geçtiğimiz birkaç hafta çok sarsıcı geçti artık elimdekinin tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | صراحة، عانيت الأمرّين مؤخراً، أريد الاستمتاع بما بقي لي |
tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ تذوق هذا |
Burada olanların yok olmadan önce tadını çıkarmak için geldik buraya. | Open Subtitles | هذا ما جئنا إليه .. هو أن نستمتع بما موجود هُنا قبل أن يزول. |
Sahip olacak ve sevecek kadar şanslı olduğumuz kişilerle beraber her anın tadını çıkarmak bize bağlı. | Open Subtitles | الأمر عائد لنا أن نستمتع بكل لحظة كُنّا محظوظين كفاية أن نعيشها، مع الأشخاص الذين كُنّا محظوظين كفاية أن نُحبّهم. |
Sabahların tadını çıkarmak | Open Subtitles | اتذوق طعم الصباح |
Ben sadece, bedava içkinin tadını çıkarmak için buradayım. | Open Subtitles | أنا هُنا للمُشاهدة فقط والإستمتاع بالبار المفتوح. |
Sana tekrar kavuştuğumda mutluluğunun her bir anının tadını çıkarmak istedim. | Open Subtitles | وبمجرد أن عدتِ لي, أردت أن أستمتع بكل لحضه سعاده معكِ. |
Sadece anın tadını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد أن استمتع بهذه اللحظة |