| - Evet. Babam anılarının derinliklerine bir yolculuğa çıktı ve durduk yerde çocukluk zamanlarıma takıntılı hale geldi. | Open Subtitles | قام أبي بزيارة جادة الذكريات، فقد أصبح مهووساً بطفولتي. |
| Karısının intiharından sonra bu eve takıntılı hale geldi, çünkü yaşadığı travmayı kabul edemedi. | Open Subtitles | بعد ما انتحرت زوجته .. أصبح مهووساً بالمنزل لأنه لم يستطع تقبل الخسارة الجريحة |
| O günden sonra yeteneğine takıntılı hale geldi. | Open Subtitles | بعد ذلك... أصبح مهووساً... بقدرته |
| Bazı yiyeceklere takıntılı hale geldi. - Garip. | Open Subtitles | يكون مهووساً ببعض الأكلات. |
| Bazı yiyeceklere takıntılı hale geldi. - Garip. | Open Subtitles | يكون مهووساً ببعض الأكلات. |
| Sana takıntılı hale geldi. | Open Subtitles | أصبح مهووساً بك |
| O da size takıntılı hale geldi. | Open Subtitles | أصبح مهووساً بكِ... |