"takıntılıydı" - Translation from Turkish to Arabic

    • مهووساً
        
    • مهووسة
        
    • مهووسا
        
    • هاجس
        
    • مهوسا
        
    • مهووسٌ
        
    Yatak odası komedisinde bile, gerçekliğe takıntılıydı. Open Subtitles لقد كان مهووساً بالحقيقة حتى في مسرحية هزلية
    Oyunculardan birine had safhada takıntılıydı. Open Subtitles كان مهووساً قطعاً بإحدى المؤديـات
    Hayır,Gardner bu davaya çok takıntılıydı. Open Subtitles لا ، جاردنر كان مهووساً بهذه القضية
    Gerçekte, daha çok... o buna takıntılıydı. Open Subtitles في الواقع، كانت بالأحرى مهووسة بهذا
    Berkeley'e gitmek konusunda kesinlikle takıntılıydı. Open Subtitles كان مهووسة لدرجة بفكرة ذهابها إلى (بيركلي).
    Baban görevi iptal etmeye çalıştı, ama Henshaw takıntılıydı. Open Subtitles حاول والدك ايقاف المهمه ولكن هينشو كان مهووسا
    Miranda tarihi biyografiler okumak konusunda takıntılıydı. Open Subtitles كان هاجس ميراندا مع القراءة السير الذاتية التاريخية.
    Evet, biraz takıntılıydı. Open Subtitles نعم.. كان مهوسا بعض الشيء
    Jefferson cinaslara takıntılıydı Adams da berbat esprili şiirlerle dolu bir defter tutardı. Open Subtitles (جيفرسون) كان مهووساً بالتلاعب اللفظي، و(آدتمز) كان يحتفظ بكتاب مليء بالقصص الفكاهية البذيئة!
    Ayaklarıma takıntılıydı. Open Subtitles كان مهووساً بقدماي قدماكِ؟
    Annesine takıntılıydı. Open Subtitles لقد كان مهووساً بها
    Pekâlâ, o takıntılıydı. Open Subtitles حسناً ، لقد كان مهووساً.
    Hatch kadına romantik olarak takıntılıydı. Open Subtitles لقد كان مهووساً بها عاطفيّاً.
    Reddington, annenle aşk yaşıyordu, ve sana takıntılıydı. Open Subtitles لقد كان (ريدينجتون) يُحب أمك وكان مهووساً بكِ
    Samantha durumunu güncelleme konusunda çok titizdi. O siteler konusunda takıntılıydı. Open Subtitles {\pos(192,230)} (سامانثا) كانت حريصة جداً على إضافة تطورات حالتها المزاجية كانت مهووسة بهذه المواقع
    Evet, ama Dante konusunda takıntılıydı. Open Subtitles (نعم، ولكنها كانت مهووسة بـ (دانتي
    900 yıl önce kardeşim Finn'e takıntılıydı. Open Subtitles كانت مهووسة بأخي (فين) مُنذ 900 عام.
    Rose Walker'a takıntılıydı. Open Subtitles كان مهووسا وكر روز.
    Kadına romantik anlamda takıntılıydı. Open Subtitles كان مهووسا بها ، عاطفيا.
    Kolay yoldan şöhrete takıntılıydı. Open Subtitles هاجس المجد سهلة.
    Buna takıntılıydı. Open Subtitles كان بالنسبة له هاجس.
    Frederick takıntılıydı. Open Subtitles فريديريك) مهوسا)
    Eskiden bana takıntılıydı ama şimdi beni bakıyor ve sanki hiç orada değilmişim gibi. Open Subtitles أعني ، كان مهووسٌ بي، لكن الأن عندما يرني، وكأنني لست واقفًا هناك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more