Artık eteklere de etiket takıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يضعون قسائم السعر على التنورات أيضاً هذه الأيام |
Neye benzediklerini, kaç yaşlarında olduklarını ve evliler midir, gözlük takıyorlar mıdır, ya da biralarında bebek buluyorlar mıdır diye merak etmeye başladı. | Open Subtitles | تعجبت بشأن أشكالهم وأعمارهم وما إذا كانوا متزوجون أو يضعون النظارات أو إذا وجدوا أطفالاً في مشاريبهم |
Anladığım kadarıyla müritleriniz tek bir beyaz lens takıyorlar, değil mi? | Open Subtitles | إذن، أتفهم أن أتباعك يضعون عدسة لاصقة بيضاء في عين واحدة صحيح؟ |
Maskelerle dolaşıyorlar, kafalarına bir şey takıyorlar. | Open Subtitles | هل تعلم أنهم يتجولون وهم يلبسون أقنعة ويضعون أشياءا على رؤوسهم؟ |
Maskelerle dolaşıyorlar, kafalarına bir şey takıyorlar. | Open Subtitles | هل تعلم أنهم يتجولون وهم يلبسون أقنعة ويضعون أشياءا على رؤوسهم؟ |
Çünkü onlar çok korkunçlar ve küçük maskeler takıyorlar | Open Subtitles | لأنّهم مرعبون ويرتدون أقنعة صغيرة |
Oh Mac, bak. Aynı bilezikten takıyorlar. | Open Subtitles | إنهما يرتديان أسورتان متشابهتان، يجب أن نفعل هذا |
Kendinize bir bakın, siz beyaz şapka takarken onlar siyah takıyorlar. | Open Subtitles | انتتنظر الى نفسك وكأنك ترتدي قبعة بيضاء وهم يرتدون القبعات السوداء |
Kafana o elektrodları takıyorlar. | Open Subtitles | يضعون تلك الأقطاب الكهربائية في رأسك |
E-postalarına ve sosyal medya hesaplarına şifre oluşturuyorlar, yatak odalarına ve banyolarına kilit takıyorlar; tüm adımlar, diğer insanların, özel olduğunu düşündükleri alana girişini ve bilmelerini istemediklerini bilişini engellemek için tasarlanmış hâlde. | TED | هم يضعون كلمات مرور لبريدهم الإلكتروني وحساباتهم على وسائل التواصل الاجتماعي ويضعون الأقفال على أبواب غرف نومهم وحماماتهم، كلها خطوات مصممة لمنع الأشخاص الآخرين من دخول ما يعتقدون أنه عالمهم الخاص ومعرفة ما لا يريدون أن يعرفه شخص آخر. |
Neden o bandajları takıyorlar, büyükbaba? | Open Subtitles | ,لماذا يضعون الضمادات جدي؟ |
Farkettim ki, şimdi doğan bebeklere annelerininkiyle uyuşan alarmlı dijital bir güvenlik bilekliği takıyorlar, yane, annesi hariç biri bebeği yeni doğan bölümünden çıkarırsa, alarm çalıyor. Ben de "Oldukça iyiymiş" dedim. | TED | ووجدت أنه الآن عند ما يولد الطفل، يضعون على الطفل اسوارة "الأر أف أي دي" (كاشف ترددات الراديو) و يضعون واحدا تابعا له على الأم، فإذا حاول أي شخص أحد غير الأم أخذ الطفل من جناح الولادة، يبدأ جرس بالرنين. قلت، "حسنا، هذا أنيق بعض الشئ. |
Maske takıyorlar. | Open Subtitles | يضعون الأقنعة |
Askerler maske takıyorlar ama virüsten korunmanın bir yolu yok. | Open Subtitles | الجنود يلبسون هذه الخوذ ولكن لا يوجد أي طريقة لردع هذا الفايروس |
Takım elbise giyip kravat takıyorlar. | Open Subtitles | يلبسون البذلات وربطات العنق |
Çocuklar Monk için bunları takıyorlar. | Open Subtitles | الرجال يلبسون هذه من أجل (مونك) |
Şapka takıyorlar. | Open Subtitles | يلبسون القبعات |
Ama asıl eski ve ölümsüz Hindu dini hakkında en güçlü iddiaya sahip olan kahverengi şortlu ve beyaz gömlekliler Ari ırka mensup oldukları gibi garip bir düşüncedeyken, vahşi Selefi cihatçılar da kendi dinlerinin orijinal olan din olduğunu ileri sürerek siyah askeri üniformalar giyiyor ve yüzlerine maske takıyorlar. | TED | لكن الناس تقدّم أقوى الادعاءات الممكنة عن الديانة الهندوسية القديمة والخالدة ويرتدون السراويل البنية والقمصان البيضاء بينما يدّعون بشكل غريب، أنّهم هم العرق الآري الأصلي، تماماً مثل الجهاديين السلفيين العنيفين الذين يدّعون تطبيقهم للدين الأصلي. وهم يرتدون الزي العسكري الأسود ويرتدون أقنعة. |
Aynı bilezikten takıyorlar. | Open Subtitles | يا "ماك". إنهما يرتديان أسورتان متشابهتان، يجب أن نفعل هذا |
Küçük havuz kollukları takıyorlar, Havuzun etrafında koşuyorlar. | Open Subtitles | و يرتدون عوامات صغيرة في أذرعهم، و يركضون حول المسبح |