"talihsiz bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم يحالفه الحظ
        
    • حظ سيء
        
    • المؤسفة
        
    • من سوء الحظ
        
    • مؤسفاً
        
    • مؤسفة
        
    • سوء حظ
        
    Yılanlar ve merdivenler çok talihsiz bir yular üst, ama ben bir küçük siyah kitap görmüyorum. Open Subtitles السلم و الثعبان و قميص لم يحالفه الحظ لكنني لا أرى كتاباً أسوداً صغيراً
    Evet, ben varmadan liderlerinin ölmesi sahiden talihsiz bir hadise. Open Subtitles نعم فهذا حظ سيء للغاية فمن يقودوهم سقطا قبل وصولي
    Kendi kendime dedim ki: Eğer Küba böylesi talihsiz bir savaşa girerse, bizi haritadan silerler. Open Subtitles قلت لنفسي: إذا ما دخلت كوبا في مثل هذه الحرب المؤسفة
    Bilgisayarların bulutlarla mücadele etmesi talihsiz bir durum, çünkü bulutlar gezegenin sıcaklığını düzenlemede çok önemli. TED من سوء الحظ الآن، أن أجهزة الكمبيوتر لا تفضل محاكاة الغيوم، لأن الغيوم هامة للغاية في التحكم بدرجة حرارة الكوكب.
    Tamam güzel. Şimdi ona talihsiz bir kaza olduğunu.. Open Subtitles حسناً, رائع, الآن, فقط أخبريه بأن ذلك كان خطأً مؤسفاً
    Çünkü biri yerine diğerinden bahsettiğin talihsiz bir zıtlık hali de istemezsin. TED لأنك لا تريد أن تحصل على مجاورة مؤسفة وانت تتكلم عن شي وتجد شي عكسي له مجاور له
    talihsiz bir olaydı çünkü avukatların bunu intihar saymasına neden oluyor. Open Subtitles نعم حسنا ذلك كان سوء حظ لأن محاموه يريدون ان يصنفوا هذا كإنتحار
    Herkül talihsiz bir şekilde Hera'nın elmalarını arayarak tam bir yıl dolaşır. Open Subtitles (لقد تجول (هرقل (لسنوت أثناء بحثه عن تفاح (هير ولكن لم يحالفه الحظ
    Aslında, ...bu talihsiz bir durum. Open Subtitles اذاً ياله من حظ سيء
    - Onun için ne kadar talihsiz bir durum. Open Subtitles يا له من حظ سيء له
    Kendi kendime: "Eğer Küba böylesi talihsiz bir savaşa girerse haritadan siliniriz." dedim. Open Subtitles ،قلت لنفسي إذا ما دخلت كوبا في مثل هذه الحرب المؤسفة فإننا سنمحى من على الخريطة
    Wanda, talihsiz bir iş durumu yüzünden bu gece yola çıkmam lazım. Open Subtitles واندا ، هناك هذه الأعمال المؤسفة الحالة لقد ترك لهذه الليلة.
    Bağdat'ta talihsiz bir olaydan geri döndüğümden beri ilk seferim ve sanırım, bagajımdan çok daha fazlasını kaybettiğimi görebilirsin. Open Subtitles عودتــي الأولى منذذ حادثتي المؤسفة من العراق وأظنك تستطيع رؤيـة ذلك
    E- postada böyle yazmak çok talihsiz bir şey. Open Subtitles أنا، أنا أظن أنه من سوء الحظ أن يكون ذلك فى بريد إلكترونى
    Hangi biçimde söylenirse söylensin, çok talihsiz bir şey. Open Subtitles أعتقد أنه من سوء الحظ قول ذلك بأى وسيلة
    talihsiz bir olay, ama olan bu. Open Subtitles ذلك من سوء الحظ ، ولكن ذلك ما حدث
    Ki bu talihsiz bir durumdu çünkü midesi bulanan insanlar alışveriş yapmaktan soğudu. Open Subtitles الشيء الذي كان مؤسفاً على ما يبدو، لأن الناس لا يحبون التسوق حين يشعرون بالحاجة للتقيؤ.
    Evet, aslında talihsiz bir ölüm deneyimi yaşadım önce. Open Subtitles حسناً، في الحقيقة كان عندي تجربة مؤسفة مع الإحتضار , أولا
    Zavallı genç bir adam dün gece talihsiz bir şekilde öldürülmüş demiştin. Open Subtitles كما كنت تقول إنه من سوء حظ ذلك الشاب أن ... يموت بتلك الطريقة ليلة أمس

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more