-Bu büyük bir talihsizlik. -Bizim de hoşumuza gitmiyor. | Open Subtitles | نحن نعلم أنه أمر مؤسف ونحن لا ترغب في ذلك الأمر |
Hayatında işinden başka hiçbir şeyi olmayan bir adam, talihsizlik bu. | Open Subtitles | رجل لا يملك اي شيء في حياته عدا عمله,هذا مؤسف |
Bu bendi patlatacak olmamız büyük talihsizlik ama sulama yapmak zorundayız. | Open Subtitles | من المؤسف أن ندمر هذا السد ولكن لابد أن نروى الأرض |
Ne korkunç bir talihsizlik! İkisi de öyle iyiydi ki! | Open Subtitles | يا له من سوء حظ مخيف لقد كانا لطفاء جداً |
Ne talihsizlik ama, cüce bile... tıpkı deve gibi ısırılıyor. | Open Subtitles | عن سوء الحظ.. عندما القزم يعتلي الجمل ويعض من الكلب |
Bunun da büyük talihsizlik olduğundan başka bir şey demiyorum ama bilmeyi hak ettiğini düşündüm. | Open Subtitles | وأنا لا أقول هذا شيء مؤسف للغاية، ولكني أعتقد أنّ من حقك أنْ تعرف. |
Bak, bu büyük talihsizlik biliyorum ama sana limonu hayat verir, değil mi? | Open Subtitles | انظر، اعلم ان هذا امر مؤسف لكن الحياة تكون قاسية، صحيح؟ |
Bak, bu talihsizlik biliyorum ama bu en başa döndük demek değil. | Open Subtitles | أنظر، هذا مؤسف ولكن هذا لا يعني أن نعود للصفر |
Işığa gelmemek büyük talihsizlik olurdu. | Open Subtitles | انها تريد ان تكون مؤسف لل أن أن يأتي من أي وقت مضى للضوء. |
Normaldir, Siletsky'nin başına gelenler büyük talihsizlik. | Open Subtitles | هذا طبيعي , فانه لمن المؤسف جداً ما حدث لسيلتسكي |
Henüz iyileşmemiş olmanız ne büyük talihsizlik, Ogden. | Open Subtitles | اوجدين, من المؤسف أن بعدك خارج من الانفلونزا. |
Böyle kasvetli, iç karartıcı şartlarda tanışmamız... bir talihsizlik. | Open Subtitles | ومن المؤسف أننا وقد لمقابلتنا في ظل ظروف كما الكئيبة. |
Büyük talihsizlik, hayatım. Bana kimseye hesap vermeyen biri lazım. | Open Subtitles | حظ عسير يا عزيزي ، أريد رجلاً لا يسائله أحد |
Nihayetinde Seo Yi Soo için çok talihsizlik olurdu bu. | Open Subtitles | سيكون هذا من سوء حظ سيو يي سو فى النهاية. |
Neden soyadımın seninkine yakın olma gibi bir talihsizlik yaşıyorum? | Open Subtitles | لماذا لديّ سوء حظ لأمتلاك اسم أخير قريب من اسمكِ؟ |
Gerçekten talihsizlik ki, Scotland Yard şimdi bu adamı arıyor. | Open Subtitles | ومن سوء الحظ أيضاً أن الشرطة البريطانية تبحث الآن عن ذلك الرجل |
Çok kötü be, dostlarım. Sizi bulamamam çok büyük talihsizlik. | Open Subtitles | إنهم أصدقاء سيئون ومن الحظ السيء أني لم أقابلك |
Sizin için ne talihsizlik. Fakat sanırım ne yaptıklarını biliyorlardır. | Open Subtitles | يا لسوء حظك,ولكنهم بالتأكيد على علم بما يفعلونه |
Senin hapse girip onun özgür dolanması hakikaten talihsizlik olurdu, değil mi? | Open Subtitles | الآن، سيكون مؤسفاً حقاً لك أن تذهبي أنتِ للسجن ويبقى هو طليقاً، صحيح؟ |
Nakil işi iyi oldu, biraz talihsizlik getirmiş olsa bile. | Open Subtitles | الانتقال والتاثيرات على الرغم من ان حياتى اصبحت مؤسفة بسبب هذا |
Ne kadar asil bir soyadı ve halihazırda yaşadığınız talihsizlik ne kadar da büyük haksızlık. | Open Subtitles | يا له من إسم عائلة نبيل ولا يستحق سوء حظه الحالي |
Bana sadece talihsizlik ve utanç getiriyorsun. Şimdi git buradan. | Open Subtitles | لم تسبّب لي إلا النحس والاذلال، والآن اخرج. |
Üçgen çalmayı bırakmanız büyük talihsizlik. | Open Subtitles | هو سيء الحظ عندما تصبح ضعيف التدريب على المثلث. |
Ancak benim için talihsizlik ve felaketten başka bir şey değildi. | Open Subtitles | لكن بالنسبة إلي لا تعني إلا مصيبة وكارثة |
Başıma gelebilecek en büyük talihsizlik beni utanç kaynağı olarak görecek bir aileye gelin gitmem olur tıpkı annemin talihsizliğini bir utanç kaynağı olarak taşımam beklendiği gibi. | Open Subtitles | سوء حظي الأكبر هو أن اتزوج من عائلة ... ستجدني كالعار إليها ... مثل ماتطلب مني حمل أمي |
Karısını döven adamın çıkması büyük talihsizlik olmuş. | Open Subtitles | حظ عاثر بشأن... .. إطلاق سراح المسئ لزوجته |
- talihsizlik işte. | Open Subtitles | هذا حظّ سيئ |