Ama, Winifred, bu tamamiyle farklı bir konu. - Huh! | Open Subtitles | ولكن يا وينفيرد هذا الموضوع مختلف تماماً |
Ne var ki Doğu Cephesi'nde, tamamiyle farklı bir durum sözkonusuydu. | Open Subtitles | لكن على الجبهة الشرقية كان الأمر مختلف تماماً |
Hayır,ben ruhlarla konuşurum. Cesetler tamamiyle farklı şeyler. | Open Subtitles | لا ، أنا أتحدث مع الأرواح الجثث شيء مختلف تماماً |
Çocuk felci ile durum neredeyse tamamiyle farklı. | TED | و لكن مع شلل الأطفال ، ان الموضوع مختلف تماما. |
Bu günkü çocuk felci gerçeği tamamiyle farklı bir durum. | TED | ان حقيقة شلل الأطفال اليوم هي شيء مختلف تماما. |
Kişiliğimin ve benliğimin tamamiyle farklı iki algısıyla yaşamakla ilgiliydi. Kendi ülkemde kötü adam, dışarıda kahraman. | TED | بل كانت عن طريقة حياة منظورين مختلفين عن شخصيتي، عن نفسي، الشخص الحقير هناك في موطني، والبطل في خارجها. |
Nasıl oluyorda Jobana, Sintia ve Bertha dünyanın Mark Zuckerberg'lerinden tamamiyle farklı oluyor. | TED | كيف لكل من جوبانا وسينثيا وبيرثا أن يكونوا مختلفين عن أمثال مارك زكيربيرغ في العالم؟ |
Ama burada durum tamamiyle farklı. | Open Subtitles | لكن الموقف مختلف تماماً هنا |
istilacıları bulmada başarılı -- dışarıdan gelen bakterileri -- fakat bu seninle yaşayan ve büyüyen bir doku olduğunda işte bu tamamiyle farklı birşey." Ve aslında akıl egzersizinden geçiyordum, | TED | جيد في الكشف عن الغزاة -- البكتيريا القادمة من الخارج -- ولكن عندما يتعلق الأمر بأنسجتك الخاصة التي نمت بداخلك ، فالأمر مختلف تماماً ". فى الواقع قمت بتمرين ذهني ، |
- tamamiyle farklı. | Open Subtitles | هذا شيء مختلف تماما |