Hadi bu kadınları anmak için, niyetimizi belli etmek için, yanlarında olduğumuzu ve bunu göstermek için, onlara tanıklık etmek için, onları gün ışığına çıkarmak için bir karışıklık yaratalım. | TED | دعونا نصطنع جلبة صوتية لنوضح عزمنا على رفع هؤلاء النساء عاليًا، لنجلس معهن، لنشهد لهن، لنُسلط عليهن الأضواء. |
Bu kadınların kayıp yaşamlarına tanıklık etmek için bir araya geldik. | TED | معًا، أتينا معًا لنشهد أن هؤلاء النساء فقدن حياتهن. |
Sevgili dostlar, bugün burada Tanrı'nın ve dostlarımızın huzurunda Annie ve Scott'ın kutsal evlilik bağıyla bir araya gelmesine tanıklık etmek için toplandık. | Open Subtitles | اعزائى الأحباء نجتمع الان فى حضرة الرب وامام هذه الصحبة من الاصدقاء لنشهد ونبارك اجتماع |
Ancak layık olanlar onun esas gücüne tanıklık etmek için içeri girebilir. | Open Subtitles | فقط الجدير يسمح له بالدخول ليشهد قوته الحقيقية. |
Ama şimdi bu acı gerçeğe tanıklık etmek için bizimle geliyor. | Open Subtitles | لكنّه يصاحبنا الآن ليشهد الحقيقة المرّة. |
Kimisi duruma tanıklık etmek için yaşıyordu. | Open Subtitles | البعض عاش ليشهد على حدوث هذه الفظائع |
Şimdi, balistik tekniklere girme veya tanıklık etmek için uzmanları çağırmak gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | والآن، انها ليست نيتي ان اخوض في التفاصيل الفنية لعلم القذائف أو أدعو خبراء ليشهدوا |
Yeni Kral'ın birleşmesine tanıklık etmek için dünyanın bir ucundan geldiler. | Open Subtitles | أتوا من جميع بقاع الأرض ليشهدوا تتويج مليكهم الجديد. |
Bugün bu adam ve kadının birlikte geçirecekleri hayatın başlangıcını gösteren bu sevgi ve bağlılık kutlamasına tanıklık etmek için buradayız. | Open Subtitles | نحن هنا اليوم لنشهد هذه المناسبه التى هو مؤشر للحب والإلتزام |
Sonunda şu devam etmekte olan büyük deneye tanıklık etmek için davet edilmemize hayret ediyorum. | Open Subtitles | اني مدهوش اننا دُعينا في النهاية لنشهد هذة التجربة العظيمة التي تجري. |
Majesteleri, majesteleri lordlarım, leydilerim bugün, burada tanrılar ve insanların huzurunda bu adamla kadının, evliliğine tanıklık etmek için toplandık. | Open Subtitles | مولاي ،مولاتي، سادتي سيداتي، نقف الآن بمشهد من الآلهة والبشر لنشهد قرانا بين رجل وإمرأة، |
Adaleti getiren tarihi bir ana tanıklık etmek için toplandık. | Open Subtitles | إجتمعنا لنشهد لحظة تاريخيّة يطبّق فيها العدل |
Kardeşlerim. Harika yarışmaya tanıklık etmek için toplandık. | Open Subtitles | إخوتي, أجتمعنا اليوم لنشهد مسابقة عظيمة |
Peki neden lehinize tanıklık etmek için burada değil? | Open Subtitles | ولماذا هو ليس هنا اليوم ليشهد عنكم؟ |
Şeytanla pazarlığınızın sonucuna tanıklık etmek için. | Open Subtitles | ليشهد نتاج معاملتك مع الشيطان |
Tüm Dünya'dan üst düzey bürokratlar bölgenin politik yapısını baştan aşağıya değiştirecek olan bu tarihi ana tanıklık etmek için buradalar. | Open Subtitles | السياسيون من جميع العالم يصلون ليشهدوا خلق الديمقراطية التي ستغير الخارطة السياسية |
Dünyanın 50 ülkesinden gelen haber ekipleriyle beraber tarihe tanıklık etmek için buradalar. | Open Subtitles | ليشهدوا التأريخ، مع طواقم أخبار من 50 بلد مختلف على الأقل. |