O zaman da ona karşı tavır alırız. | Open Subtitles | بحلول ذلك الوقت سنكون في موقف من اخراجه. |
Bir melodi ya da ritim mi? ya da bir ruh hali veya tavır mı? | TED | هل هو النغم ام الايقاع هل هو المزاج ام السلوك |
Şimdi çok bariz olduğunu biliyorum, ama yalan söylediğinden şüphelendiğiniz biri ile bir konuşma yaparken, tavır en çok gözden kaçırılan ama yalan işaretlerini veren şeydir. | TED | الآن أدرك بأنها تبدو واضحة، لكن عندما تدخل في حديث مع شخص تشتبه بأنه مخادع، فإن الموقف إلى حد بعيد هو التغاضي لكن القول عن المؤشرات. |
Bu da birbirimize tavır yapmayacağız demek, değil mi dingil çivisi? | Open Subtitles | والذى يعنى أنك لن تحظى بأى سلوك خاطئ ، حسناً ؟ |
Şimdi, çok da fazla şaşırmadım. Bu, tiyatro ile uğraşan biri olarak tüm hayatım boyunca sürekli karşılaştığım bir tavır. | TED | الآن، لم أندهش حقيقةً، لأن هذا تصرف أراه باستمرار في حياتي كلها بصفتي مخرجة بالمسرح. |
Evet. Ona karşı kesin ve sert bir tavır takınmıştım. | Open Subtitles | - أنا كان لا بُدَّ أنْ أَتّخذَ موقفاً متشدّداً مَعه. |
tavır yapmaya başlamadan onlardan kurtulmak lazım. | Open Subtitles | إقطعْهم قَبْلَ أَنْ يَبْدأونَ قَبْض على موقف. |
- Gayet iyi. Robottan ufak bir tavır görmem dışında. | Open Subtitles | كان جيداً، باستثناء موقف الرجل الآلي السلبي تجاهي |
Hastayı kontrol etmeyi unutmuş sonra da bana tavır yapıyor. | Open Subtitles | لقد نسيت تفقد حالة مريضة و أخذت منى موقف |
Kastedilen, söylenen şeyin tam tersi ise burada sözlü ironi vardır, ancak alayda buna bir de alaycı tavır eklenir. | TED | إن السخرية اللفظية هي عندما يكون المقصود معاكسا للذي قبله. في حين أن التهكم يضيف القليل من السلوك. |
Fikrinizi değiştirmenize sebep olan beklenilen bir davranış mıydı yoksa tamamen umulmadık bir tavır mı? | TED | هل السلوك الذي دفعك لتغير انطباعك شيء كنت تتوقع أي شخص أن يفعله، أو أنه شي خارج تماماً عن المألوف؟ |
Devamlılık her şey demek değil. Ayrıca düzgün tavır ve çaba lazım. | Open Subtitles | الحضور ليس كل شئ هناك السلوك والجهد أيضاً |
Dolayısıyla birçok insan, fırsatı ganimet bilip bu insanlara karşı tavır aldı. | Open Subtitles | لـذلـك أسـتـغـل الـعـديـد مـن الـنـاس الموقف وقتها لأظـهـار كراهيتهم لهم |
Hayır. Daha önce hiç böyle bir tavır sergilememişti. | Open Subtitles | لم تقم بإظهار هذا الموقف من قبل فقد كانت متمردة |
Daha önce hiç böyle bir tavır sergilememişti. | Open Subtitles | لم تقم بإظهار هذا الموقف من قبل فقد كانت متمردة |
Söylemem gerekirse, bu pek de yetişkince bir tavır değil. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ليس سلوك ناضج إذا حق لى قول ذلك |
Bak, artık benden uygunsuz bir tavır göremeyeceksin. | Open Subtitles | أنظري , لن يكون هنالك أي سلوك غير لائق من قبلي |
Fevkalade, müspet tavır. Gelecek dehşet sırasında ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | ممتاز، تصرف إيجابي سيساعدكِ مع الرعب القادم |
Kendinize sorun, bu tavır benim ülkemin mi? | TED | اسأل نفسك هل هذه طريقة تصرف دولتي؟ |
Tarafımızda güçlü bir tavır almış olsaydı da babasının kararından etkilenirdi sanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه قادر على التأثير على رأي والده إذا أتخذ موقفاً قوياً لصالحنا |
yeni yürümeye başlayan bir çocuk tavır yapmaz, ama bir adam her gün dünyaya direnir. | TED | لا يملك طفل صغير موقفا في حد ذاته، لكن الرجل من يصر على عالمه كل يوم. |
Böyle gerici bir tavır beklemezdim, özellikle de bir bilimadamından. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تفهم موقفك المعارض خاصة وأنك عالم |
Bu çirkin tavır, onun hiç düzeyli bir ilişki yaşamadığını gösteriyor. | Open Subtitles | بذلك الموقفِ القبيحِ، هو لَنْ يَكونَ عِنْدَهُ أيّ نوع علاقةِ ذات مغزى. |
- Daha iyi bir tavır takın. - Tavrım harika. | Open Subtitles | أريدك أن تتخذ سلوكاً أفضل - لدي أفضل سلوك - |
Dean babasının bir yıl önce tavır değiştirdiğini söyledi. | Open Subtitles | دين يقول ان تصرفات ابيه تغيرت منذ العام الماضي |
- Bana tavır yapma Spock. | Open Subtitles | - (أنك تعبر عن إنطباعك ،(سبوك |
Bütün gün boyunca kötü tavır sergileyen yolcuların bagajlarını kontrol edip alacak. | Open Subtitles | سوف تقوم بفحص الأمتعة وسوف تتحدث إلى اركاب بنمط مُستفز طوال اليوم. |