Bıçakla saldırı, bu tip uygunsuz ve içkili tavırları yüzünden hepsi polis gözetimine alınmış. | Open Subtitles | لقد إنحجزوا لأجل الاضطراب و السلوك في حالة السُكر بما فيها الإعتداءات بالسكين وما شابهها |
Bu tavırları nereden öğrendi sanıyorsun Cory? - Baba! | Open Subtitles | من أين تعتقد انه تعلم هذا النوع من السلوك ، كوري؟ |
Bay Wickham'ın neşeli tavırları kolayca dost kazanmasını sağlasa da bu dostluğu aynı ölçüde sürdürme yeteneği muammadır. | Open Subtitles | أن سلوك السيد ويكهام يمكنه من تكوين الصداقات ولكن قدرته على المحافظة على تلك الصداقات أمر مشكوك فيه |
Her şeye doğrudan cevap veriyor, ayrıca tavırları da... | Open Subtitles | اجاباتها المباشرة على كل شئ بالأضافة الى سلوكها |
Dengesiz davranışları orantısız tür kimliklerinden öte geliyor olabilir. İnsansı tavırları mümkün olduğunca bertaraf edilmeli. | Open Subtitles | وهناك بعض السلوكيات التى محل الشك والتى لا تصدر من بشرى |
Hayır pek değil. Sadece sana bahsettiğim günlük ve tavırları. | Open Subtitles | لا ليس في الواقع إنها فقط اليوميات التي أخبرتك عنها و سلوكه |
Oğlum insanların gitmesine izin verir, onları serbest bırakırdı çünkü ona karşı tavırları yeterince... | Open Subtitles | مرة بعد مرة ،كان يدع الناس يذهبون لقد قام بعزلهم لأن سلوكهم تجاهه لم يكن |
tavırları kötü. | Open Subtitles | موقفه ضعيف فهو يعتقد بأنه في معزل عن العالم، |
Bir polis memurunun ırkçı tavırları yüzünden, O.J. Simpson suçsuz sayılırsa, tam bir trajedi olur. | Open Subtitles | وستكون مأساة حينما يكون السيد سيمبسون) شخص غير مُذنب) بسبب عنصرية فرد من شطرة لوس أنجلوس. |
Bu boktan tavırları bırak kimi arayacaksan ara ve istediğim şeyi sağla. | Open Subtitles | فلم لا تترك السلوك الأحمق وتقوم بإتصالاتك وتضعني حيثما أريد ؟ |
Bu tavırları bırak ama bu gerginliğini koru. | Open Subtitles | حسناً , توقف عن هذا السلوك , لكن ابقي على الحدة |
Kanunsuzların iyi tavırları bir özür değildir. | Open Subtitles | حسن السلوك لا يغفر عن السلوك الاجرامى |
Geçen yılki maçın üçüncü vuruşları sırasındaki Gob'un tavırları yüzünden yerine getirilmesi zor bir şarttı bu. | Open Subtitles | -قبل عام" " -كان صعب تحقيق هذا بسبب سلوك (غوب ) في الجولة الثالثة لمباراة العام الماضي |
Efendim, Bayan Taylor'ın son birkaç saatteki tavırları çok tuhaf. | Open Subtitles | سيدي إن سلوك الاَنسة (تيلور) للساعات الماضية كان غريباً في أحسن الأحوال |
Yakında, Bay Jane'in tavırları hakkında başsavcıdan haber alırsınız. | Open Subtitles | ستسمعون من المدّعي العام قريباً (بشأن سلوك السيّد (جاين |
CD çaları gördüğünde tavırları anında değişti. | Open Subtitles | غيّرت سلوكها في اللحظة التي رأت مشغل الأقراص المدمجة |
tavırları, geri çevirme tarzı yüzünden. | Open Subtitles | المشكلة في سلوكها. الطريقة التي رفضت بها العرض. |
Dediklerine göre tavırları biraz değişkenmiş. | Open Subtitles | سلوكها به القليل من عدم الإنتظام |
Gardiyanlar, birimin "devrimsel tavırları kontrol" ettiğini söylerdi. | TED | صرح آمر السجن أن الهدف من هاته الوحدة هو "السيطرة على السلوكيات الثورية". |
Kilo vermeye başladığında, yaptığı şeyi, görmeye başladı, hal ve tavırları değişti, ne kadar kilo verdiyse, o kadar iyi hissetti. | Open Subtitles | عندما رأى أن وزنه بدأ بالنزول بإرداته وعزيمته تغير سلوكه وتغيرت تصرفاته |
Polisi pek sevmediğim ve mahkememde kovboyvari tavırları hoş görmediğim sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً لما لا أعامل الشرطة برفق ولا أتهاون في سلوكهم البربري داخل محكمتي |
Onun adi tavırları bu yarışa heyecan katıyordu. | Open Subtitles | موقفه الرديء جعل هذا السباق مثير جدا |
Bir polis memurunun ırkçı tavırları yüzünden, O.J. Simpson suçsuz sayılırsa, tam bir trajedi olur. | Open Subtitles | وستكون مأساة حينما يكون السيد سيمبسون) شخص غير مُذنب) بسبب عنصرية فرد من شطرة لوس أنجلوس. |