"tehdit ediyor" - Translation from Turkish to Arabic

• يهدد
• هدد
• يهددني
• يهددون
• ويهدد
• تهدّد
• يهددنا
• هدّد
• يهددك
• يهدّد
• هددت
• تُهدد
• بتهديدي
• بتهديد
• يُهدد

Biliyorsunuz ki yeni yasa hepimizi idam cezasıyla tehdit ediyor.
ترى، القانون الجديد يهدد كل منا بعقوبة الموت.

Karşı koyulursa, köyleri yakıp yıkmakla... ve üzerine gönderilen her lejyonu yok etmekle tehdit ediyor.
إذا عارضتم فإنه يهدد بنهب و تخريب ريف الدولة و بتدمير أي فيلق يتم إرساله ضده

Başkan bu silahı kullanmakla mı tehdit ediyor?
هل يهدد رئيس الوزراء بتفجيرها إذا نفذت طائرتنا الهجوم ؟

Lockhart, bebeğin aslında kendisinden olduğunu Solloway'e söylemekle tehdit ediyor.
لوكهارت هدد بأن يخبر سولواي بأن الطفل في الحقيقه طفله

Benimle gelirseniz... çok sevinirim... çünkü beni tehdit ediyor!
سيكون من الأفضل أن تتبعاني,لأنه كان يهددني

Uygarlığımız bıçak sırtında dengede, ve isyancılar onu kulaklarımıza indirmekle tehdit ediyor.
حضارتنا أصبحت متوازنة و على المحك و المتمردون يهددون بإسقاطها حول رؤوسنا

Fakat, majesteleri, Bay Poirot, gerekirse bütün gün beklemekle tehdit ediyor.
ولكن سموك, السيد بوارو يهدد بانه سيبقى هنا طوال اليوم حتى يقابلك

Eğer onu dövüyor ve tehdit ediyor olsaydı, yüzü ona dönük olurdu.
إن كان يهدد ويضرب زوجته كانت ستواجهه أمام النضد

Şimdi de, beni tehdit ediyor, nerede yaşadığımı bildiğini söylüyor.
الآن انه يهدد لي، يقول انه يعرف أين أعيش.

Evet, yetenekli bir katil. Ama yaptığım her şeyi tehdit ediyor.
-انه قاتل محترف هذا صحيح, ولكنه يهدد كل شىء قمت ببناؤه

Bu onun hayatının aşkı uzak aldı, ve şimdi hayatının geri kalanından sevgi götürmek için tehdit ediyor?
لقد أبعد الحب عن حياتها و الآن يهدد بأخذ الحب من بقية حياتها ؟

Evet, şu sıralar beni askeri okula yazdırmakla tehdit ediyor.
نعم، الآن هو يهدد بإرسالي إلى المدرسة العسكرية

Ona ödeme yapmazsam mektubu nişanlıma göndermekle tehdit ediyor.
نعم و قد هدد أنه سيرسله إلى خطيبي إذا لم أرسل له أموال كثيرة

Şimdi de iddiada kaybettiği parayı getirmezsem beni öldürmekle tehdit ediyor.
الآن يهددني بالقتل مالم أدفع له خسارته في الرهانات

Fırlatma kodları ellerinde. Muhalif güçler ABD'yi tehdit ediyor.
تم التوصل لشفرات الإطلاق الثوار يهددون بإطلاق الصواريخ على الولايات المتحدة

Aedile kendini ambara kilitlemiş. Zift döktürüyor ve ateşe vermekle tehdit ediyor.
المُجهِز يحتجز نفسه في المستودع، ويخرب المستودع بالزِفت ويهدد بإحراق كل شيء

Bu ölümcül büyük patlamalar Dünya üzerindeki yaşamı tehdit ediyor olabilir mi?
هل تهدّد تلك التوهّجات العظمى الحياة على الأرض؟

Sancho'ya teslim olmazsam bizi şafakla birlikte kuşatmakla tehdit ediyor.
اذا لم استسلم لسانشو انه يهددنا بالحصار فى الصباح

Konu bu değil. Sana karşı dava açmakla tehdit ediyor. Ferrari için senden bir yanıt bekliyor.
ليس هذا كل شيء, هدّد بتوجيه لك تهمة, يريدُ إستجوابك حول الـ"فيراي"

Bay Bumstead ayrılmakla tehdit ediyor.
سيد "بمستيد" يهددك بخروجه

Fakat dünya çapında anormal bir şekilde ısınan deniz suyu bu partnerliği tehdit ediyor.
لكن حول العالم ماء البحر دافئ بشكل غير إعتيادي يهدّد هذه الشراكة

Bir din ki, hükümeti ve düzeni tehdit ediyor.
الديانة التى فرضت نفسها و هددت الحكومة و النظام

Annem arayıp duruyor bizi ziyaret etmekle tehdit ediyor ama hiç gelmiyor.
والدتى كانت تتصل كثيراً و تظل تُهدد بأنها ستزورنى لكنها لا تأتى مُطلقاً

Ve su sisteminin planlarından bahsediyor ve beni tehdit ediyor!
و ذكر موضوع يخص مخططات نظام تسيير المياه ، و قام بتهديدي

Katil kimin yaptığını bilmiyor o zaman ikisini de tehdit ediyor.
القاتل لايعلم من منهما قام بأخذها لذا، قام بتهديد كليهما، صحيح

Oduncular ve çiftçiler tarafından yok edilen her orman arazisi bu büyük kedinin geleceğini tehdit ediyor.
كل فداّن من الغابة يُدمره الحطابون أو المزارعون يُهدد مستقبل هذا القط الكبير