Buradayız, çünkü babası onu Savaş Dairesi'nin bulabileceği tehlikeden en uzak yere gönderdi. | Open Subtitles | نحن هنا لان والده ابعده عن الخطر حتى يستطيع مكتب الحرب ان يجده |
Bunu sadece, eğer benim oğlum ve senin oğlun tehlikeden uzaksa yapabilirim. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لفعل ذلك هي معرفة إن إبني إبنك بعيد عن الخطر |
Askerleri tehlikeden kurtarmak için güvenli olmayan bir yerden zorla geçirmek. | Open Subtitles | ترهيب حتى النهاية فرض حالة غير آمنة لتحرير الجنود من الخطر |
Devletin bir gün kendisini tehlikeden korumak için, kendi amaçları uğruna canını almasından korkuyordu. | TED | هي تخشى أن الدولة قد تسلبها حياتها لأجل أهداف خاصة لتحمي الدولة نفسها من الخطر. |
Planladığım şey için önemli biri. Onun tehlikeden uzakta tutulmasını istiyorum. | Open Subtitles | إنّها هامّة لما خططت له أريدها في منأى عن درب الأذى |
Bayanlar baylar, yanımda getirdiğim bu ufaklık kendisini bekleyen tehlikeden habersiz. | Open Subtitles | سيداتي سادتي، معي صديق صغير لا يدرك المخاطر التي تترصد له. |
Böylece hiç kimse bir yandan fırsatları arayıp bir yandan da kendisini tehlikeden koruyamazdı. | TED | بحيث يستطيع الجسم البحث عن الفرصة وأيضاً حماية نفسه من الخطر ، في الوقت نفسه. |
Şunu söyleyebilirim ki, Holmes'ün bakışlarını incelediğimde biz nereye gidersek gidelim o inatla bizim adımlarımızı takip eden tehlikeden uzaklaşamayacağımız endişesi anlaşılyordu. | Open Subtitles | استطيع القول بانه بفحصه الدقيق لكل وجه بانه كان مقتنعا,بانه اينما ذهبنا لن نبتعد عن الخطر |
Buradan çıkıp tehlikeden kurtulana dek maskeyi çıkarmayın. | Open Subtitles | فاليحافظ الجميع على أقنعتهم إلى حين الإبتعاد عن الخطر |
Ağaçların üstüne çıkartırsın ve araştırmacıları tehlikeden uzak tutarsın. | Open Subtitles | يصل إلى الأعلى حيث توجد الأشجار و يبقى الباحثين بعيدا عن الخطر |
Yetişkin tavşanlar da hoplaya zıplaya tehlikeden hızla kaçabilirler. | Open Subtitles | ويمكن للأرانب البالغة أن تركض وتثب بسهولة بعيداً عن الخطر. |
Erkek görevini tamamlayınca, dişi yumurtalarını koruyucu zar ile kaplar ve tehlikeden uzaklaştırmak için bir yaprağa ya da dala asar. | Open Subtitles | .. عندما يلعب الصديق دوره تُغطّي البيض في حويصلة واقية وتضعهم على ورقة أو غُصين لتُبقيهم بعيدين عن الخطر |
Generalin neden Raoul'u tehlikeden koruma emrinize karşı çıktığını öğrenmek istedim. | Open Subtitles | طلبت انا اعرف لماذا الجنرال تجاهل الطلب ؟ لأبعاد رؤوال عن الخطر |
Yavrular oynarlarken, yaklaşan tehlikeden bihaberdirler. | Open Subtitles | بينما تلعب الصغار , فإنهم غافلين عن الخطر المقترب |
Biliyorsunuz, Knox halen tehlikeden kurtulmuş değil. | Open Subtitles | أتعلمان، قد يكون الخطر ما زال محدقا بنوكس |
Knox henüz tehlikeden kurtulmuş değil. | Open Subtitles | أتعلمان، قد يكون الخطر ما زال محدقا بنوكس |
Aslında söyleyeceklerimin sizi... içinde bulunduğunuz tehlikeden uzaklaştırmasını umuyorum. | Open Subtitles | و أتمني أن الكلام الذيسأقولهلك , سوف يبعدك عن الخطر الذي عرضت نفسك له |
Aslında söyleyeceklerimin sizi... içinde bulunduğunuz tehlikeden uzaklaştırmasını umuyorum. | Open Subtitles | و أتمني أن الكلام الذيسأقولهلك , سوف يبعدك عن الخطر الذي عرضت نفسك له |
tehlikeden kaçtığını görmedim hiç ama tehlikenin için daldığını da görmedim. | Open Subtitles | لم أرَكِ تهربين من الخطر أبداً ولكنني لم أرَكِ تركضين نحوه سابقاً |
Ve bu da beni tehlikeden koruyacak, mavi gözlü meleğim. | Open Subtitles | وهذا الذي ملاكي أزرق العيون الذي يحميني من الأذى |
Tembel hayvansa iyi duyamıyor, iyi göremiyor ve tehlikeden kaçmak kesinlikle bir seçenek değil. | TED | ومن الناحية الآخري، الكسلان سمعه سيئ ونظره ضعيف ومن الواضح أن هروبه من المخاطر ليس خياراً. |
Yanımızdaki kızıl tehlikeden başka Rus olmayacak ama. | Open Subtitles | لن تجدي أيّ روسيٌ هنا يعرضك للخطر |
Tıpkı kimsenin bahsetmek istemediği bir tehlikeden bahsederek eleştirilme riskini göze almak gibi. | TED | على سبيل المثال: المخاطرة بالنقد، عندما تتحدث عن خطر لا يريد أحد أن تتحدث عنه. |