"tek şeyin" - Translation from Turkish to Arabic

    • الشيء الوحيد الذي
        
    • هو الشيء الوحيد
        
    • الشئ الوحيد الذي
        
    • أن الشيء الوحيد
        
    • هي الشيء الوحيد
        
    • الأمر الوحيد
        
    • الشئ الوحيد الذى
        
    • الشيئ الوحيد الذي
        
    • بأن الشيء الوحيد
        
    Onun üzüleceği tek şeyin kötüce sarılmış bir esrar olduğunu sanmıştım. Open Subtitles اعتقدت أن الشيء الوحيد الذي أغضبه هي سيجارة ملفوفة بشكل سيء
    Şimdi senin hikayeni anlatan tek şeyin elin olduğunu farzet. Open Subtitles تخيلي أن يدك هي الشيء الوحيد الذي يخبر قصة عنك
    Bu nehirde sinyal alabilecek tek şeyin o olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعلم أنّه الشيء الوحيد الذي يتلقّى إشارةً في هذا النهرِ.
    Ama zihninin derinliklerinde mantıklı olan tek şeyin bu olduğunu sen de biliyorsun. Open Subtitles ..لكن في أعماقك أنت تعرف أن هذا هو الشيء الوحيد الذي بدا منطقيًا
    Geri geldiğimden beri, beni rahatlatan tek şeyin o olduğunu keşfettim. Open Subtitles ولكن عندما عدت إلى هنا وجدت بأنه الشئ الوحيد الذي يريحني
    Bob'u kıskanabileceğim tek neden konuşacağımız tek şeyin ilk Şükran gününden bahsetmek olması. Open Subtitles الأمر الوحيد الذي أغار فيه من بوب هو أننا نستطيع التحدث عن عيد الشكر فقط
    O an için yapılabilecek tek şeyin bu olduğunu düşünmüştük. Open Subtitles لقد ظننا انه الشئ الوحيد الذى يمكن عمله وقتها
    Farkına vardığım diğer şey de striptizcilerin dikkatini çeken tek şeyin acınacak şeyden çok para olduğu. Open Subtitles الشيئ الآخر الذي توصلت اليه، انه الشيئ الوحيد الذي يُثير انتباه المتعريات اكثر من الشفقة، انه المال
    Tayfamız için elimizdeki tek şeyin o kadın olduğunun farkındasın değil mi? Open Subtitles أنتِ تدركين أنها الشيء الوحيد الذي يُبقى ما تبقى من طاقمنا بجانبنا.
    Evine dönüp gözünden kaçan tek şeyin bu kasetler olmadığından emin olmanı öneririm. Open Subtitles أقترحُ أن تعودَ للمنزِل وتتأكد أنّ هذه الشرائط ليست الشيء الوحيد الذي فوّته.
    Ve son bir ipucu, bu da çok önemli: Önemli olan tek şeyin hayallerinizin kendisi olduğuna inanın. TED وهناك نصيحة أخرى و هي مهمة حقاً: و هي : آمن أن الشيء الوحيد الذي يهم هي الأحلام ذاتها.
    Bu yüzden yapabileceğim tek şeyin donmamaya ve öğrenmeye çalışmak olduğunu düşündüm. TED لذا اعتقدت بأن الشيء الوحيد الذي يمكن فعله هو ألّا أتجمد وأن أحاول التعلم.
    Ve o dönem zor zamanları atlatmak için ihtiyacımız olan tek şeyin bir milyon dolar olduğunu düşünmüştüm. TED وأعتقد أن الشيء الوحيد الذي كنّا نحتاجه في ذلك الوقت كان قرضا بمليون دولار يسمح لنا بتجاوز تلك الأوقات الصعبة.
    Hakkında duygusal davrandığın tek şeyin yemek yapma konusu olduğunu biliyorum, tamam mı? Open Subtitles أعلم بأن الطبخ هو الشيء الوحيد الذي تتحسسين منه حسناً؟
    Böyle görünmek için aldığım İnanmayı tercih ederlerse tek şeyin bu olduğuna inanmayı seçerlerse, öyle olsun. Open Subtitles ..إذا اختاروا أن يصدقوا أن هذا هو الشيء الوحيد الذي آخذه، لأبدو هكذا فليكن، يجب أن يكونوا أذكى من ذلك
    Ağabeyim eskiden, Dothraklar'ın iyi becerdiği tek şeyin, iyi insanların yaptıklarını çalmak olduğunu söylerdi. Open Subtitles أعتاد أخي أن يقول أن الشئ الوحيد الذي يستطيع الدورثاكي فعله هو سرقة الاشياء التي بناها رجال افضل منه
    Fakat artık hastalığa uyan tek şeyin melanom olduğunu bildiğimize göre... Open Subtitles لكن بما أنّني الآن أعرف أنّ الميلانوما هي الشيء الوحيد المناسب...
    Hukuk öğrencisi olduğum ilk yıl ölmeye değer tek şeyin "gerçek" olduğunu söylerdim. Open Subtitles عندما كنت طالبة حقوق بالسنة الأولى اعتدت أن أقول، أن الأمر الوحيد الذي يستحق الموت لأجله.. هي الحقيقة
    Evliliklerinde işleyen tek şeyin bu olduğunu söylerdi. Open Subtitles لقد اعتادت أن تقول أنها الشئ الوحيد الذى كان يعمل فى زواجهما
    Aynı anda yaptığınız tek şeyin o olduğuna eminim. Open Subtitles انا متأكد انه الشيئ الوحيد الذي قمتما به معاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more