"tek bir şartla" - Translation from Turkish to Arabic

• بشرط واحد
• تحت شرط واحد
• بشرطٍ واحد
• على شرط واحد
• في حالة واحدة

Apandisinizin yıllar önce alındığını Bayan Jenkins'e tek bir şartla söylemem.
أن زائدتك الدودية قد تمت إزالتها منذ سنوات ، بشرط واحد

Ama tek bir şartla. Silahlarınız bizde kalacak.
و لكن بشرط واحد يجب أن تتركوا أسلحتكم معنا

Sıcak noktayı bulabilirim, Lorne ama tek bir şartla. Onlarla gitmek zorundasın.
يمكننى أنأعثر لك على بقعة ساخنة لكن بشرط واحد , أن تذهب معهم

Alarm sistemi kurdurana kadar seve seve burada kalabilirsin ama tek bir şartla.
أنت مرحب ببقائك هنا إذا كنت ترغب بذلك حتى أحصل على نظام للأمن ولكن تحت شرط واحد

Tamam, tek bir şartla.
حسناً. بشرطٍ واحد.

tek bir şartla kalıp kumar oynayabilirsin.
يمكنك أن تبقى و يمكنك أن تلعب على شرط واحد

Yaşlı Ben'in arkadaşlarını takip etmek isterdim ama tek bir şartla.
تعرف أحب أن أتبع "أصدقاء بين القدامى" في حالة واحدة

Fakat tek bir şartla nasıl gideceklerini anlatır.
هو يخبرهما أنه سيأخذهما إلى ذلك المكان بشرط واحد

Ve seni tek bir şartla bağışlayabilirim.
. و لكن مازلت أحبك و يمكننى أن أسامحك . بشرط واحد

Teklifini tek bir şartla kabul ederim. Geceyi benim planlamama izin vereceksin.
سأقبل بشرط واحد وهو أنْ تتركيني أخطّط للأمسية

tek bir şartla bu konuya yer vermeme izin verdiler.
و أخبروني بانهم سيسمحون لي بذلك بشرط واحد

Kızın peşine düşer onu bulur ve şeytan onun tek bir şartla gitmesine izin vereceğini söyler.
لقد تتبعها للجحيم حتى عثر عليها والشيطان رفض أن يطلق سراحها إلا بشرط واحد

Bu anlaşmayı tek bir şartla yaparım.
يمكن أن نختم هذا الصفقة بشرط واحد

Avrupa'ya tek bir şartla gidebilirsin, beni de yanında götür ve yatağa kelepçele.
بأمكانك الذهاب إلى أوروبا .... بشرط واحد ستأخذني معك و تكبلني بالسرير

tek bir şartla. Garip bir şekle sokmayacağına söz ver.
بشرط واحد , انك لن تكون غريب الأطوار

- Kimseye söylemem ve tek bir şartla bırakırım seni.
لن أقول لأحد و سأدعك لوحدك بشرط واحد

Ve finallere tek bir şartla gideceğimizden emin olacağım.
و أرى أن نذهب للنهائيات تحت شرط واحد

tek bir şartla.
لكن تحت شرط واحد

tek bir şartla yaparım.
سأفعل ذلك بشرطٍ واحد.

Ancak tek bir şartla: Bana yalan söylemeye bir son vermelisin.
ولكن على شرط واحد أن تتوقفي عن الكذب علي ماتيلدا

tek bir şartla.
نعم، في حالة واحدة