O kalbimi aynı zamanda hem hızlı, hem yavaş attıran tek kız. | Open Subtitles | إنها الفتاة الوحيدة التى تجعل قلبي ينبض بسرعة وببطء فى نفس الوقت |
Bu odadaki tek kız şirin sarı bir kemer takıyor. | Open Subtitles | الفتاة الوحيدة في الغرفة هيّ التي تلبس حزام أصفر جميل |
Buradaki tek kız olmakla alakası yok, ama bunu izleyemeyeceğim. | Open Subtitles | ليس لكوني الفتاة الوحيدة هنا، لكن لا تمكنني مشاهدة هذا. |
Altı kardeş içinde tek kız. Yerel devlet okulundan dereceyle mezun oldu. | Open Subtitles | الفتاة الوحيدة بين 6 أخوة تخرجت الأولى على دفعتها في مدرسة حكومية |
Robin'i seviyorum ve birlikte olmak istediğim tek kız o. | Open Subtitles | وهي الفتاة الوحيده التي اريد ان اكون معها |
Her nasılsa bu kız bütün köyün dokuzuncu sınıfa kadar okumayı başarmış tek kız çocuğuydu. | TED | وقد تصادف أن تكون هذه الفتاة الفتاة الوحيدة في القرية بأكملها التي قد استطاعت الوصول .إلى الصف التاسع |
Bana anlattığına göre, okula giderken mekanik çizim yapmak isteyen tek kız kendisiymiş. | TED | أخبرتني بأنها عندما ذهبت للمدرسة، كانت الفتاة الوحيدة أبدًا التي اختارت لتقوم بالرسم الصناعي. |
Böyle bir özgürlüğe sahip tek kız olduğumun farkındaydım ve bunun suçluluğunu hissediyordum. | TED | كنت أدرك أنني الفتاة الوحيدة التي حصلت على هكذا حرية و لقد كنت أشعر بالذنب حيال ذلك. |
Benim şimdiye kadar sevdiğim tek kız, beni yukarıya, ağaç evine davet etti. | Open Subtitles | الفتاة الوحيدة التي احببتها دعتني لأعلى بيت الشجرة |
Dans etmeyen tek kız olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أود أن أكون الفتاة الوحيدة التي لا ترقص. |
okulda erkekarkadaşı olmayan tek kız benim. oh hayır değilsin. | Open Subtitles | أنا الفتاة الوحيدة في المدرسة التي لا تواعد |
Ben Sinatra söylemem. Eminim söylemeyen tek kız benim. | Open Subtitles | أنا لا أغني لسيناترا, ومتيقن أني الفتاة الوحيدة التي لا تفعل ذلك |
Michelle tek kız, yani şimdiye kadar beraber olduğum tek kız. | Open Subtitles | تعرف،بأن ميشيل هي الوحيده, الفتاة الوحيدة التي كنت معها |
Anderson, evlenme teklif ettiğinde... beni muhtemelen dünyada evet diyecek tek kız olarak düşündün. | Open Subtitles | اندرسون, عندما طلبت مني الزواج من المحتمل انك اخترت الفتاة الوحيدة في العالم التي ستوافق |
Tanıdığım tek kız, kız kardeşim ve o da gıcık. | Open Subtitles | الفتاة الوحيدة التي أعرفها هي أختي وهي غبية |
Bu sevdiğim tek kız ve bu durumda bişey yapmamalı mıyım? | Open Subtitles | هذة هى الفتاة الوحيدة التى احببتها ولا بجب على ان افعل اى شىء حيال ذلك ؟ |
Orta okulda futbol takımındaki tek kız oydu. | Open Subtitles | كانت الفتاة الوحيدة في فريقه بالمدرسة الإ عدادية |
Evet, bana doğruyu söyleyen tanıdığım tek kız. | Open Subtitles | أجل، إنّها الفتاة الوحيدة التّي أعلم أن تقول الحقيقة |
Yedi erkek kardeşim var, ve tek kız bendim. | Open Subtitles | لدي سبعة اخوان وكنت الفتاة الوحيده |
İşin aslı, tüm hayatım boyunca âşık olduğum bir tek kız vardı. | Open Subtitles | الحقيقية هيّ, إنهُ كانت هُناك فتاة واحدة دخلت في حياتيّ. شعرتُ بالحبّ معها. |
Sen dünyadaki tek kız ben de tek oğlan olsaydık... | Open Subtitles | * إن كنتِ آخر فتاة في العالم * * وأنا كنت آخر رجل * |
Okulda çıktığı olmayan tek kız benim. | Open Subtitles | انا البنت الوحيدة في المدرسةِ التي لا تواعد. |
Size ayarlayamayacağım tek kız o. | Open Subtitles | سأكون صريحاً معكما، إنّها الفتاه الوحيدة التي لا يمكنني الإتيان بها. |