| Ama birinin zahmete girmesi için tek neden güzel olman. | Open Subtitles | و لكن السبب الوحيد لإهتمام أى شخص بكِ هو جمالك. |
| Bu herhangi birinin her şeyi yapması için tek neden. | Open Subtitles | هذا هو السبب الوحيد كي يفعل أيّ شخص أيّ شئ |
| Neden fotoğraf çektiğimi düşündüğümde aklıma gelen tek neden bu güne dek yaptığım her şeyin beni buraya getirmiş olmasıdır. | Open Subtitles | عندماأفكر.. لماذا أنتج الصور السبب الوحيد الذييراودني.. |
| Baba, bu kahvaltıyı yapmamızdaki tek neden biraz çalışabilelim diyeydi. | Open Subtitles | أبى ,السبب الوحيد لأننا نتناول هذا الأفطار هوأننقومببعضالأعمال. |
| tek neden geçen gece olanlarsa; olan oldu artık. | Open Subtitles | اذا كان السبب الوحيد لحدوث ليلة البارحة هو أنها حدثت |
| Bunun tek neden olduğundan emin değilim. Kendinizin karar vermesine bırakıyorum. | Open Subtitles | لست متأكدأ هل هو السبب الوحيد قرروا أنتم |
| Bob'u kıskanabileceğim tek neden Nuh'un gemideki en geniş yeri ona vermiş olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي أغار فيه من بوب أنني سمعت أن نوح أطلق عليه رصاصة في سفينته |
| Bob'u kıskanabileceğim tek neden benim sadece bir mimar, onunsa ateşi bulan kişi olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي أغار فيه من بوب هو أنني فقط مهندس .. |
| Birinin kaçırılması için bildiğim tek neden bu. | Open Subtitles | هذا هو السبب الوحيد الذي يدفع أحد لإختطاف شخص ما |
| tek neden bu işe kendimi adamış olmamdır | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي ألحقتك بهذا العمل هو أن أمك كانت صديقتي |
| Yola devam etmemdeki tek neden sensin Beth. | Open Subtitles | انت السبب الوحيد الذي انا يجعلني اعيش لاجله يا بيث. |
| Bu birimi oluşturma fikri gerçek bir buluşun ilhamıydı, tek neden ben kendimi ateş hattına koyuyorum, ama bazı adamlar alanda yaşamaya uygun değildir. | Open Subtitles | فكرة إنشاء هذه الوحدة كانت ملهمة إختراق حقيقي السبب الوحيد بوضع نفسي في خط القتال |
| Durumumdaki ani değişiklik ayrılmam için tek neden değildi. | Open Subtitles | ...التغيير المفاجيء الذى حدث في حياتي لم يكن السبب الوحيد لمغادرتي |
| Sadece Rus olduğumuzdan değil. tek neden bu değil. | Open Subtitles | و ليس لأننا روس هذا ليس السبب الوحيد |
| Ve aklıma gelen tek şey yani tek neden şuydu... | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي أستطيع التفكير به ... السبب الوحيد كان |
| Yahudiler hıristiyan olmamdaki tek neden. | Open Subtitles | اليهود هم السبب الوحيد لكونى مسيحية |
| Buraya gelmemi istemenin tek neden, bu muydu? | Open Subtitles | اذا هذا هو السبب الوحيد لمجيئك هنا ؟ |
| Geldiklerini gördüğümde, geri dönmelerini gerektircek tek neden olarak altının artık olmadığı geldi. | Open Subtitles | ،لذا في اللحظة التي رأيتهم يقتربان كانت فكرتي الأولى أن السبب الوحيد الذي جعلهما يعودان مبكراً أن الذهب لم يعد موجود هناك |
| Çünkü aklıma gelen tek neden yaptığın şeyden dolayı kendini affedememen. | Open Subtitles | لأن السبب الوحيد الذي يأتي ببالي |
| - Bak, Bay gül, burada olduğum tek neden | Open Subtitles | اسمع ياسيد روز السبب الوحيد لكوني هنا |