Tek söylediği, istasyondan bir kadın aldığı ve onu göldeki otele götürdüğü. | Open Subtitles | كل ما قاله هو أنه أقل امرأة من المحطة وأخذها لفندق البحيرة |
Tek söylediği Büyük Almanya'nın geri döndüğü ve bölgesel iddiaları olduğu. | Open Subtitles | كل ما قاله هو عندما استعيدت ألمانيا العظمى لن يملك سوى مطالب محلية |
Eve geldiğimde, Tek söylediği, bir hata yaptığıydı. | Open Subtitles | عندما وصلت للمنزل , كل ما قاله انه قد ارتكب خطأ. |
Yürümemiş. Tek söylediği buydu. | Open Subtitles | على ما يبدو, أن الأمور لم تنجح, ذلك كل ما قالته. |
Onunla konuşmayı dendim, ama bana Tek söylediği fırtınaya dayanıklı camları takmam gerektiği. | Open Subtitles | حاولت أن أتحدث إليه لكن كل ما كان يقوله لي أنني في حاجة إلى تركيب نوافذ للعواصف |
Tek söylediği, biriyle yakınlaştığı ve işlerin çok karmaşık olduğuydu. | Open Subtitles | كلّ ما قالته أنها تورطت مع شخص ما وأن الأمر معقّد |
Tek söylediği, Amerika'da seyahat acentesi olduğuydu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي اخبرتني به انه وكيل سفريات في امريكا |
Anjaana'nın Tek söylediği, evet, evet, evet. | Open Subtitles | " جميع الفتيان كرروا نعم .. نعم" |
Bana Tek söylediği merminin kullanılacağı yerin özellikleriydi. | Open Subtitles | كل ما قاله لي هو الأبعاد التي أحتجها في تصميم الرصاصة؟ |
Elbette sorular sordum. Tek söylediği bilmemem güvende olmamı sağlayacakmış. | Open Subtitles | كل ما قاله أن عدم المعرفة ستحافظ على سلامتي |
Tek söylediği buraya seyahat edeceği, ve buraya gelmek istediği. | Open Subtitles | كل ما قاله هو أنه سيسافر إلى هنا غداً، يريد زيارتنا |
Bana Tek söylediği şey hiçbir şey yapamadığı. | Open Subtitles | كل ما قاله لي أنه لا يمكنه فعل شئ |
Son üç ayda doktorların Tek söylediği şey ölüyor olduğum. | Open Subtitles | كل ما قاله الأطباء مند 3 أشهر أني أحتضر |
Tek söylediği orada olmadığı yalanıydı. | Open Subtitles | كل ما قاله هو كذبة كبيرة حول وجوده هناك |
Tek söylediği onu koruduğuydu. | Open Subtitles | كل ما قاله هو انه يقوم بحمايتها |
Tek söylediği birisinin tam zamanında kaçmasına yardım ettiği. | Open Subtitles | كان كل ما قاله أن ساعد شخص له الابتعاد |
Tek söylediği bu. | Open Subtitles | هذا هو كل ما قاله |
Evet, polisler ona bu konuyu sorduklarında Tek söylediği bunun dizaynın bir parçası olduğuymuş | Open Subtitles | وعندما الشرطة استجوبتها كل ما قالته إنها كانت جزء من التصميم |
Ama Tek söylediği fırtınaya dayanıklı pencerelerdi. | Open Subtitles | لكن كل ما كان يقوله لي أنني في حاجة إلى تركيب نوافذ للعواصف |
Tek söylediği, durumun halledildiğiydi. Çetin cevizdi. Kasap kraliçe. | Open Subtitles | كلّ ما قالته أنّه قد تم التعامل مع الوضع، لقد كانت قوية. |
Tek söylediği, Amerika'da seyahat acentesi olduğuydu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي اخبرتني به انه وكيل سفريات في امريكا |
Anjaana'nın Tek söylediği, evet, evet, evet. | Open Subtitles | " جميع الفتيان كرروا نعم .. نعم" |