| Burada olanların tekrar yaşanmaması için tek yolun bu olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | انها تظن ان هذه هي الطريقة الوحيدة لمنع حدوث هذا مجدداً |
| tek yolun bu olduğunun farkındayım, ama bu demek değildir ki hoşuma gidecek. | Open Subtitles | أنا أعلم إن هذه هي الطريقة الوحيدة لكن هذا لا يعني بأني أُحبها |
| Devam etmek için tek yolun, geçmişi geride bırakmak olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أرى أنّ الطريقة الوحيدة لتتابع حياتك هي أنْ تترك الماضي وراءك |
| O zaman, madem tek yolun bu olduğunu düşünüyorsun, sana yardım edebilecek birini tanıyorum. | Open Subtitles | حسنا اذا اذا كنت تعتقد انها الطريقه الوحيده اعرف شخصا يستطيع مساعدتك |
| Cadılar, tek yolun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الساحرات قالّن بأنها الطريقه الوحيده بأنها كانت الطريقه الوحيده |
| Bazen adalete giden tek yolun öldürmekten geçtiğini anlaman için. | Open Subtitles | لتظهر لك أن قتل أحيانا هو الطريق الوحيد إلى العدالة. |
| Ve bu adam borcunu tahsil edebilmek için var olan tek yolun bu işte Dietrich'e yardımcı olmak olduğunu anlamış. | Open Subtitles | وأيقن أن الطريقة الوحيدة لاستعادة النقود أن يساعده فى مهمته |
| Beni buna zorladı.O benim gibi bir kaybeden için tek yolun bu olduğunu söyledi.. | Open Subtitles | اجبرتني على فعل ذلك قالت بانها الطريقة الوحيدة لفاشل مثلي |
| Artık her şeyden çok çabuk nefret eder, bir hale gelmişti. Çünkü tek yolun bu olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | إنه ينزف بسهولة هذه الأيام لأنه يشعر أنها الطريقة الوحيدة |
| tek yolun madalya olduğunu sanıyorsun | Open Subtitles | بحالتك الطريقة الوحيدة لقبول دخولك هو أن تأتي و الميدالية بصدرك |
| Öfkesinin geçmesi ve seni kabul etmesi için tek yolun sandalye olduğuna inanman gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يجب عليكي التصديق بأن هذه هي الطريقة الوحيدة .لها لتنسى غضبها و تتقبلك |
| Yasal avukatım beni garantiye alınmış ömür boyu hapis cezasından kurtaracak tek yolun bu olduğuna ikna ettikten sonra itiraf ettim. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتجنب عقوبة مدى الحياة لم ياخذ الوقت ليثبت حجة غيابي |
| Yasal avukatım beni garantiye alınmış ömür boyu hapis cezasından kurtaracak tek yolun bu olduğuna ikna ettikten sonra itiraf ettim. | Open Subtitles | اقنعني محامي انها الطريقة الوحيدة لتجنب عقوبة مدى الحياة |
| Mümkün olan en iyi eğitimi aldığından emin olmak için tek yolun bu olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن هذه هي الطريقة الوحيدة لنتأكد من أنه يتلقى أفضل تعليم ممكن |
| Evden kaçtığımda tek yolun bu olduğunu kendime söyledim. | Open Subtitles | عندما هربت من المنزل، أقنعت نفسي أنها الطريقة الوحيدة |
| Ve uzunca süren bir düşünme sürecinden sonra, ...Andrew'ün şehir için öngörülerini yerine getirebilmek için tek yolun yerini almak olduğu kanaatine vardım. | Open Subtitles | وبعد بحث طويل ادركت انها الطريقه الوحيده لدعم رؤية اندرو للمدينه هي ان احل محله |
| Senin inanman için tek yolun bu olduğuna inanıyordu. | Open Subtitles | قال انها الطريقه الوحيده كى تصدق |
| Senin inanman için tek yolun bu olduğuna inanıyordu. | Open Subtitles | .. ؟ قال انها الطريقه الوحيده كى تصدق |
| Sue, çocuğun hafızasını tazelemesi için tek yolun bu olduğuna karar vermişti. | Open Subtitles | سو) قررت بأن الطريقه الوحيده اللي ستجعله يتذكر) قبلتهم لـ"عيد الهولوين" هي ان تذبذب ذاكرته |
| tek yolun bu olduğunu söylemedin mi? | Open Subtitles | -ألم تقلْ بأنَّ هذا هو الطريق الوحيد |
| tek yolun bu olduğunu göreceksin. | Open Subtitles | سترى أن هذا هو الطريق الوحيد |