| Neredeyse ön tekerlekler pistin dışına çıkıyordu ama sorun yok. | Open Subtitles | كادت العجلات الأمامية أن ترتفع عن الأرض، لكن ليس تماماً |
| Pistten havalanmak için ayrılırken, tekerlekler pistten yükselerek havalandığımızda İnanılmaz derecede özgür hissediyordum. | TED | و بينما نحن نقلع على المدرج، ارتفعت العجلات من أرضية المدرج ، و اصبحنا محمولين بالهواء ، كان لدي إحساس رائع بالحرية. |
| Bisikleti geri aldım, ve tekerlekler üzerindeki o bütün küçük eğrilikleri gidermişlerdi. İki buçuk yıldır sahibim ve bisikletim yeni gibi. | TED | فأستعيد نفس الدراجة، بعد إزالة كل الاعوجاج من نفس العجلات التي كانت معي منذ سنتين ونصف، ومازالت دراجتي تبدو جديدة. |
| Oyun alanı geri dönüşümlü tekerlekler ve ayrıca inşa edilen sulak alanlarla birleştirildi ki bu alanlar sadece nehrin suyunu temizlemez, aynı zamanda sel baskınlarından da korur. | TED | الساحة بنيت باستخدام عجلات معاد تدويرها ويرافقها هور اصطناعي الذي لا ينظف مياه النهر وحسب بل يحافظ عليها حين تفوض. |
| Umarım şansım yaver gider ve tekerlekler patlamaz. | Open Subtitles | لنتمنى أن يستمر الحظ معي وأن لا تتعطل عجلات الدراجة. |
| Pencerelerden dolan su, sualtında bulunan tekerlekler betonun üstünde duruyor. | Open Subtitles | مياه مندفعة نحو النوافذ، إطارات تحت الماء تستند على خرسانة |
| Yıldırım düşerken arabada neden güvende olursun - tekerlekler tarafından izole edilmiş olursun. | Open Subtitles | لهذا أنت بأمان في السيارة أثناء عاصفة البرق فأنت معزول بواسطة الإطارات المطاطية |
| Ya tekerlekler, jantlar ve alet kutusu? | Open Subtitles | لم لا تفتش العجلات ، الإطارات وصندوق العدّة أيضاً ؟ |
| tekerlekler kullanılamaz haldeydi. | Open Subtitles | لقد تحطمت العجلات التى تحمل المـدفع الـذى كنـت أعمـل علـيه |
| tekerlekler durdu. Daedalus döndü. Çocuk oyuncağıydı. | Open Subtitles | العجلات توقفت ، ديديليوس في الوطن نعم مجرد مشية في الحديقة يا فرانك |
| En fazla yarım gün kaybederiz. Sorun yok. Sadece tekerlekler. | Open Subtitles | سوف نفقد نصف يوم على الاقل إنها فقط العجلات |
| tekerlekler pozisyonlarında. | Open Subtitles | العجلات بالأسفل. الآن السرعة في الإنتقال |
| Üstelik beni uçağın arka tarafına tıktılar lanet ayaklarının tam altında tekerlekler açılıyor. | Open Subtitles | و لقد وضعوني في آخر الطيارة حيث تتحرك العجلات تحت القدمين. |
| Hayır, tekerlekler kuma batmış. Baksanıza, bir daha kımıldamazlar. | Open Subtitles | أوه لا، إن العجلات عالقة، انظر لهم، لن يتحركوا أبدًا |
| Yüz bin dolar, krom tekerlekler ve, arka koltuğun yerine 13 hoparlör. | Open Subtitles | مئة ألف، عجلات من الكروم وثلاثة عشر مكبر للصوت بدلاً من المقعد الخلفي |
| Ayaklarında tekerlekler ve sopaları vardı. | Open Subtitles | فلديهم عجلات يسيرون بأقدامهم عليها ولديهم تلك العصي |
| - tekerlekler, yerdeki bütün yağı Demon'un üzerine sıçratmış olmalı. | Open Subtitles | من الشقوق و الشقوق في الطريق. عجلات شيطان سيكون لها زيت طريق رش جميع أنحاء له. |
| Uğraşıyorum. Ya çivi yamuk ya da tekerlekler çok kalın. | Open Subtitles | أحاول، إما أن مسماري ثلم أو أنها إطارات قوية للغاية |
| Çok sayıda mermi darbesine dayanacak tekerlekler istiyor. | Open Subtitles | يريد تصنيع إطارات لتحمّل تأثيرات إطلاق متعدّدة |
| Motor yok. Arkasinda bir gunes enerjisi paneli var, ve tekerleklerde bateriler. Bateri ve tekerlekler Formula1 arabalari gibi integre edilmis. | TED | ولا يوجد فيها محرك, فقط خلية شمسية في الخلف والبطاريات موجودة في الإطارات إنها كالفورميولا ون, تنزعهم عن الحائط |
| Bu eski tekerlekler patlamasın diye dua ediyorum. | Open Subtitles | أصلي من اجل ان لا تفجر واحدة من تلك الإطارات القديمة. |
| Peynirden tuğlalar ve tekerlekler devam ettiği sürece huzur, sevgi ve kardeşlik vardı. | Open Subtitles | طوب من الجبن، وعجلات من الجبن والسلام والمحبة والإخاء |
| Kaput ve ön yan paneller astara kadar yanmış... ve ön tekerlekler de jantlara kadar kavrulmuş. | Open Subtitles | القلنسوة والجبهة رُبْع اللجانِ أسفل إلى مبادىءِ القراءة والإطارات الأمامية إحترقتْ إلى الحافةِ. |
| tekerlekler 20'ye vardır | Open Subtitles | ستنطلقون في غضونِ 20 دقيقة |