Aslına bakarsan, yeteneğinden çok etkilendim sana bir iş teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة ، أنا معجب جداً بموهبتك وأريد أن أعرض عليك وظيفة |
Dinle! Sana Price Mart'ta bir iş teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | إسمع ، أريـد أن أعرض عليك عملا في "برايس مـارت" |
Fark ettiniz mi, bilmiyorum ama eğer sizce bir sakıncası yoksa... ..benim niyetim, Bayan Harrington'a... ..yani kızınıza... evlenme teklif etmek. | Open Subtitles | لا أعرف اذا كنت قد لاحظت و لكن اذا كان ليس لديك موانع ، اننى كان فى نيتى أن أطلب من ميس هارينجتون |
ama şimdi sana ilk kez çıkma teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | ولكني الآن أودُ أن أطلب منك مرافقتي لموعدٍ أول. |
Seni beni ikna et diye aramadım. Bir iş teklif etmek için aradım. | Open Subtitles | لم أتّصل بك لأقنعكِ، بل لأعرض عليكِ وظيفة |
Evet, tuvalette bulunan bir yüzükle evlilik teklif etmek, pek romantik görünmüyor. | Open Subtitles | أجل، أجل، لكن لا يبدو رومنسياً أن تطلب الزواج بخاتم و جب علينا إصطياده من المرحاض، تعلم؟ |
Dünyanın o bölgesinin bir yerlisi olarak, bugün burada, şunu teklif etmek istiyorum: Üçüncü Kutup Konseyini kuralım, yüksek seviyeli hükûmetler arası bir kurum, dünyanın üçüncü büyük buz deposunu korumak olan tek bir sorumluluk yüklenmiş bir kurum. | TED | لذلك كمواطن من هذا الجزء من العالم أريد أن أقترح هنا، اليوم إنشاء مجلس القطب الثالث منظمة حكومية دولية رفيعة المستوى مكلفة بالمسؤولية الفردية لحماية ثالث أكبر مستودع للجليد في العالم. |
Eğer bir iş teklif etmek istiyorsam, sadece söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | إن أردت أن أعرض عليك عملا علي فقط أن آتي وأعرضه عليك |
İnsan ve Saylon arasında bir ateşkes teklif etmek ve sana yolculuğunu tamamlama fırsatı sunmak için. | Open Subtitles | لأجل أن أعرض هدنة بين السيلونز وبين البشر وفرصه لكِ لإستكمال رحلتكِ |
Seni istedim çünkü sana bir iş teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد طلبتك هنا لأنني أريد أن أعرض عليك عملاً |
Yüzyüze teklif etmek istedim. Bu şekilde daha kişisel oluyor. | Open Subtitles | لكني أريد أن أعرض هذا عليك وجهاً لوجه كما إنّك قد تجد هذا شخصياً. |
Benim evimi teklif etmek ailemi ciddi anksiyeteden kurtaracak. Harika olacak. | Open Subtitles | أن أعرض المكان سيحفظ لعائلتي قلقها الغير منتهي |
- Hayır, hayır. Size kadrolu öğretmenlik işi teklif etmek için arıyorum. | Open Subtitles | لا، لا، هذا لأنني أرغب في أن أعرض عليك عملاً دائماً |
Böyle hissettiğin için çok memnunum çünkü artık yasal olduğunu düşününce Kurt'e evlenme teklif etmek için resmen iznini istiyorum. | Open Subtitles | أنا سعيد جداً أنك تشعر بتلك الطريقة، لأنه إفتراضاً أننا نستطيع قانونياً، أردت أن أطلب منك رسمياً إذنك |
Ona çıkma teklif etmek istiyorum ama hayır derse, olaylar karışacaktır. | Open Subtitles | ... كنت أريد أن أطلب منها الخروج منذ فترة ولكنني أخاف أن ترفض سيكون الأمر محرج |
Bir anlaşma teklif etmek için geldim. | Open Subtitles | بل جئتُ لأعرض عليكِ صفقة |
Resmi olarak bana çıkma teklif etmek istediğini söyledin ama ortada para dolu bir zarf ya da poğaça sepeti göremiyorum. | Open Subtitles | لقد قلت أنك تريد أن تطلب مني المواعدة برسمية لكنني لا أرى مظروف بنقود لا سلات كعك |
Başkan'a son çare olarak seni İran'a, bu gazetecilerin hayatları için müzakereye göndermesini teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أقترح على الرئيس " أن يرسلك إلى " إيران كآخر جهد للتفاوض للصحفيين |
Bu nedenle, ...size ara verme seçeneğini teklif etmek istiyoruz. | Open Subtitles | تعزز هذه الخطوات و بإشرافك ولهذا السبب .نود أن نعرض عليك أمكانية التعليق |
Bizim istediğimiz sana organizasyonumuzda kalıcı bir pozisyon teklif etmek. | Open Subtitles | ما نُريد القيام به هُو أن نعرض عليكِ منصباً ثابتاً في مُنظمتنا. |
Niyetim teklif etmek değildiyse bile etme ihtimalimin onun için iyi haber mi, kötü haber mi olduğunu bilmek isterim. | Open Subtitles | وعلى الرغم إنني لم اكن اتقدم لخطبتها اود ان اعرف لو فكرت في الأمر هل سيكون خبر سار ام خبر سيء |
Size bir antlaşma teklif etmek için buradayım. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لأعرض عليك إتفاقاً |