| Meşgul, telaşlı, aceleci... Hep bir şeyleri kovalıyormuşsun gibi. | Open Subtitles | مستعجلة , محمومة , مشغولة شعرت بأنك تطاردين شيئاً ما |
| Burada yaşayan çok sayıdaki canlılar resifi, herhangi bir insan şehrindeki neredeyse bitmek tükenmez bir ahenkle iş çıkış saati gibi telaşlı yapar. | Open Subtitles | العدد الكلي من المخلوقات التي تعيش هنا تجعل الشعاب محمومة مثل أي مدينة للبشر، مع إيقاع دائم من ساعات الذروة. |
| Ben de işte telaşlı bir gün geçirdim. | Open Subtitles | أنا أيضاً كان لدي يوماً محموماً. |
| Bakın şu divaneye, biraz telaşlı. | Open Subtitles | "هو لطيف جدا.. هو عذب جدا" |
| telaşlı mıydı? | Open Subtitles | ؟ أنها فزعة ؟ |
| Sadece ortalık biraz telaşlı. | Open Subtitles | انه فقط يقول ان الامور الان محمومة قليلاً |
| Bu, telaşlı geçecek bir kaç hafta içine çiçekler, çayır ve yuva arasında yapılan binlerce yolculuğun dönüşünde atıştırmak demektir. | Open Subtitles | هذا يعني اختصار آلاف رحلات العودة بين الأزهار والمروج والجحر إلى بضعة أسابيع محمومة فقط |
| Aslında Lynette'in hayatı o kadar telaşlı bir hal aldı ki kızarmış tavuğu bile lokantadan satın almak zorunda kaldı. | Open Subtitles | في الواقع أصبحت حياة (لينيت) محمومة أصبحت الآن مضطرة أن تحضر الفراخ المحمرة من مطعم للوجبات السريعة |
| Biraz da telaşlı ve yoğun. | Open Subtitles | وكنت نوعاً ما محموماً |
| Bakın şu divaneye, biraz telaşlı. | Open Subtitles | "هو لطيف جدا.. هو عذب جدا" |
| telaşlı mıydı? | Open Subtitles | أنها فزعة ؟ |