televizyonları bile olamayacak kadar fakir. | Open Subtitles | فقيرون جداً لدجة لم يكن لديهم جهاز تلفاز |
Halamla amcam dindardır. Seks yayını var diye televizyonları bile yoktur. | Open Subtitles | عمي وعمتي متدينان جداً, لا يملكان تلفاز لان كل ما يعرض عليه متعلق بالجنس |
Tanrım! Umarım bir gün televizyonları olur da buraya gelmek zorunda kalmazlar. | Open Subtitles | آمل يوماً ما أنهم جميعاً سيمتلكون أجهزة تلفاز |
Isı azalana dek bu televizyonları kaldıracağım. | Open Subtitles | أنا يجب أن أخفي هذه التلفزيونات إلى أن تبرد الحرارة. |
Burada öyle değil, canım. Magpie'nin Harika televizyonları, sadece 5 pound. | Open Subtitles | ليس هنا يا صغيرتي، فماجباي يبيع تلفازاً عجيباً بخمسة جنيهات فحسب |
Lizzie, seni hayattan çok seviyorum, ama her yerde lanet televizyonları kapatamam. | Open Subtitles | .. 0 -ليزى ) , أنا أحبك أكثر من حياتى ) لكن أنا لا أستطيع أن أغلق كل تلفزيونات ( المملكة البرطانية ) |
"Burada entelektüel, sol görüşlü, Telerama'ya abone bir aile yaşıyor ama televizyonları bile yok." Bana tuhaf gelen şey bu! | Open Subtitles | "هنا تسكن عائلة متعلمين يساريين مشتركين في مجلة تيليراما "مع أنهم لا يملكون تلفاز." هذه، هي السخافة. |
150 ekran televizyonları var. | Open Subtitles | . لديهم تلفاز مساحته 150 بوصة |
televizyonları varmış. | Open Subtitles | لديهم تلفاز هنا |
Büyük ekran televizyonları, müzik seti. | Open Subtitles | شاشات تلفاز كبيرة، ستريو. |
Bombay'da böyle bir eve ilk gidişimde yatakları yoktu ama böyle büyük bir televizyonları vardı. | Open Subtitles | أول مرة ذهبت فيها إلى منزل كهذا في (بومباي) لم تكن لديهم أسرّة، و لكن كان لديهم تلفاز كبير كهذا |
Bir polis memuru evin arkasına dolanıyor, Kent, televizyonları yoksa ya da benim bağırtımı duymuyorlarsa... | Open Subtitles | ،(لدينا ظابط يتسلّل من خلف المنزل يا (كينت لذا... إن لم يكن لديه تلفاز هناك ...أو يُمكنه سماع صوتي العالي فـ |
televizyonları yokmuş. | Open Subtitles | -لا يوجد لديهم تلفاز |
Şimdi o televizyonları koltuklarınızın arkasına takıyorsunuz ama o zaman bayağı büyük bir olaydı. | Open Subtitles | الآن توضع التلفزيونات بهذا القياس في مساند كراسي السيارة و لكن في ذلك الوقت كان ذلك أمراً كبيراً |
Teknolojinin gelişimiyle mi alâkalı coşmuş bir narsizm mi yoksa sadece birilerinin elinde fazladan televizyonları mı varmış? | Open Subtitles | هل هو حول تقدّم التقنية، تفشي الأنانيّة، أو أنّ شخصاً لديه الكثير من التلفزيونات الإضافيّة؟ |
televizyonları ve ranzaları da olacak. | Open Subtitles | سأشتري لهما تلفازاً جديداً وفراشين مرتفعين |
televizyonları var mı, merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل إن كان لديهم تلفازاً |
İnsandan çok televizyonları var. | Open Subtitles | تلفزيونات اكثر من الناس |