"tercih etti" - Translation from Turkish to Arabic

    • اختار
        
    • اختارت
        
    • فضّل
        
    • فضّلت
        
    • إختار
        
    • فضل
        
    • فضلت
        
    • فضّله
        
    • لقد أختار
        
    • إختاروا
        
    • يفضل أن
        
    • وبدلاً
        
    • إختارت
        
    • إختارتْ
        
    • إختارَ
        
    diyordu. En sonunda, SKY'yi bir kutuya koyduk ve asker, merkezi terk edeceği zaman, onu orada bırakmayı tercih etti. TED في نهاية الأمر ،وضعنا الوجه في صندوق لاحتواء أكبر له، وعندما غادر العسكري المكان اختار أن يترك الوجه الدموي خلفه.
    Garrett'ın zehirli iğne seçeneği vardı ama, o bunu tercih etti. Open Subtitles حسنا,غاريت كان لديه خيار الحقنة السامة لكنه اختار هذا عوضا عنها
    Chesapeake Körfezi'ndeki global uyarıların etkileri hakkında bir proje tercih etti. Open Subtitles لقد اختارت مشروع عن تأثير ظاهرة الاحتباس الحراري في خليج تشيسابيك
    Watson'nın ısrarı yüzünden. O kanatlardaki yaltaklanan yardımcıyı oynarken, Holmes'un ana sahneyi almasını tercih etti. Open Subtitles إنّه إصرر جيمس فضّل على أن يترك البيوت لتسرق بينما يستمتع بوقته
    Onu soymak istedim ama kendi yapmayı tercih etti. Open Subtitles أردت أن أخلع ملابسها لكنها فضّلت تفعل ذلك بنفسها
    İkimizde sevişmek istememize rağmen o bana daha iyi bir şey vermeyi tercih etti. Open Subtitles بالرّغم من أنّ كلانا أراد ممارسة الحب إختار أن يعطيني الشئ الأفضل
    Ancak o, masum kadınları soyup öldürmeyi tercih etti. Open Subtitles ومع ذلك فضل سرقة وقتل النساء المطمئنين.
    Pek çok aile kalmayı tercih etti. Open Subtitles عـلـى أيـة حـال، لـقـد فضلت معظم العائلات البقاء
    Kilisenin davranışlarını değiştirecek bir fırsatı vardı ama yapmamayı tercih etti. Open Subtitles كانت لديه الفُرصة ليؤثر فى سلوك الكنيسة, ولكنه اختار الّا يفعل.
    Patrick, düşünmeyi, düşünmemeye tercih etti. TED وقد اختار باتريك التفكير، عوضاً عن عدم التفكير.
    Bu erken uyarıya rağmen Batı, tam olarak Çin, Hindistan ve Asya'nın geri kalanının uyandığı anda uyumayı tercih etti. TED بالرغم من هذا التحذير اختار الغرب أن ينام بينما في ذات الوقت استيقظت الصين و الهند وباقي دول آسيا
    Ona sürekli kullanması için evimi verdim ama o bir pansiyonda kalmayı tercih etti. Open Subtitles عرضت عليها بيتي كمسكن دائم لكنّها اختارت مسكن آخر
    - Öyleydi çünkü. Neden bir kuş çizmeyi tercih etti acaba. Open Subtitles .لأنّها كانت كذلك فعلاً .أتساءلُ لما اختارت طائراً
    Öyle baskı kurdun ki üzerinde, ...sınava girmektense ölümü tercih etti. Open Subtitles كنت دوماً تلقي بالضغوطات عليه و هو فضّل الموت على التقدم لإمتحان القبول
    Öyle dedin, ama kanal "denek" sözcüğünü tercih etti. Open Subtitles لقد قلت ذلك, لكن شبكة التلفزيون. فضّلت عبارة مواضيع دراسة.
    Kumandanım, ön gördüğünüz üzere General Zilong, Anka Tepesi'ni savunmayı tercih etti. Open Subtitles قائد، لديكِ دهاء الجنرال زيلونغ إختار إتخاذ مرتفعات فونيكس كمعسكر له
    Yere yakın olmayı tercih etti. Open Subtitles لكنه فضل أن يكون قريب الي الأرض
    Bir Bizans prensesi için münasip sayılan, âdâb-ı muaşeret ve İncil gibi konuları çalışması bekleniyordu ama klasik mitleri ve felsefeyi tercih etti. TED كان من المتوقع أن تدرس موضوعات تعتبر مناسبة لأميرة بيزنطية، مثل آداب المحكمة والكتاب المقدس، ولكنها فضلت الإسطورة الكلاسيكية والفلسفة.
    Ve Tanrı gerçekten onu tercih etti. Open Subtitles والله فضّله حقا
    -Ayrılmayı tercih etti. Open Subtitles لقد أختار أن يستقيل
    Çoğu reddetti ve ölmeyi tercih etti. Open Subtitles كثير من اللاجئين إختاروا الموت قضلاً عنها
    Oh, daha önce bi sürü insan geldi. O ise yanlız olmayı tercih etti. Open Subtitles لقد أتي الكثيرون من قبل و لكنه الان يفضل أن يكون وحده
    Fakat o, dünyada arkadaşım diyebileceğin iki kişiden birisiyle birlikte olmayı tercih etti. Open Subtitles وبدلاً من ذلك تجدها تواعد واحد من اثنين كنتَ تحسبهما أصدقاء
    Kaçmayı tercih etti. Kararına saygı duymalıyım. Open Subtitles بدلا من ذلك إختارت أن تهرب علي أن أحترم ذلك القرار
    Tüm Kötülüğün Kaynak'ını kendi ailesine tercih etti. Open Subtitles إختارتْ مصدرَ كُلّ الشرّ على عائلتِها الخاصةِ.
    Aslan Payı yerine, Mutluluk Hapı'nı tercih etti. Open Subtitles إختارَ لوجبةِ الطعام السعيدةِ بدلاً مِنْ الحجمِ الممتازِ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more