| Ve işte fıstık ve tereyağlı patatesli yahni. | Open Subtitles | و هناك يخنة مصنوعة من الفول السوداني و البطاطس الحلوة و الزبدة |
| Kremalı melas pudingi ya da tereyağlı ekmek pudingi. | Open Subtitles | كعك دبس السكر و الكاسترد أم الخبز البارد مع بودنغ الزبدة |
| Merak etmeyin isterseniz bu çöreği tadabilirsiniz hem artık tereyağlı da oldu. | Open Subtitles | لا تقلق، يمكنك تذوق هذه الكعكة إن أحببت الآن هي تبدو بالزبدة |
| Ekmeğin tereyağlı kısmının yere düşmesini biraz yazmıştım. | TED | كتبت فيه قليلاً عن الخبز المحمص الذي يسقط على الوجه المغطى بالزبدة. |
| Sana tereyağlı ıslak çörek denen şeyi yemenin iyi bir fikir olmadığını söylemiştim. | Open Subtitles | يا صاح، أخبرت بأنّك أكل شيء يُدعى عمود زبدة الكعك كان فكرة سيئة |
| Şarap ve pastırmalı sandviçten kaçınıyorum etli ve tereyağlı fırında pişirilmiş patatesten ve çilekli pasta ve peynirli kekten. | Open Subtitles | لهذا فإننى أتجنب النبيذ و ساندوتشات البسطرمة و البطاطس بالزبد و لحم الخنزير المقدد |
| Peki ya pişmiş elmalarla doldurulmuş fırında tavuk ve kenarında da tereyağlı haşlanmış patates ve kırmızı lahanaya ne dersin? | Open Subtitles | و ما رأيك فى أوزة مشوية محشوة بالتفاح ؟ و بعض البطاطس المسلوقة و الزبد و بعض الكرنب الأحمر على جانبه ؟ |
| Bağırmak yok, çikolatalı sütten sonra bırakırız, tereyağlı kurabiyeler.... | Open Subtitles | بدون صراخ ، سنأخذ إستراحة لاحقا لشوكولاتة الحليب، بسكويت الزبدة |
| tereyağlı pasta yoğurma. Kadın düğün pastasına bulaşmış. | Open Subtitles | مثلجات الزبدة , لقد قامت بحادثة مع كيك الزواج |
| tereyağlı krep gibi şahane gözüküyorsun. | Open Subtitles | الا تبدين اجمل من قطعة من الزبدة على قمة فطائر القمح |
| Güvercin temizleyip, bol tereyağlı pasta hamuru yapıyoruz. | Open Subtitles | نُلبس الحَمام. ونصنع المعجّنات بالكثير مِن الزبدة. |
| Kremalı, tereyağlı ve peynirli spagetti yapacağım. | Open Subtitles | ، أنا أطبخ المعكرونة مع الكريمة و الزبدة و الجبن |
| Bu ülkede tostu bile böyle tereyağlı, ballı yapmalarına bayılıyorum. | Open Subtitles | يعجبني في هذه البلد أنها تجعل من الخبز المحمص بهجة مليئة بالزبدة |
| Fırından yeni çıkmış tereyağlı sigara böreğine benziyorlar. | Open Subtitles | إنهما كالرقاقات المدهونة بالزبدة الساخنة من الفرن |
| Şarkınızı kestiğim için üzgünüm ama tereyağlı brüksel lahanası içinde para ödediğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | عفواً لوقف هذه الأحتفالات ولكنى اتذكر أننى دفعت لبروكسل المختصة بالزبدة |
| Al. tereyağlı nugget'ı "seversin" sen. | Open Subtitles | هاكِ ، تحبين قطع الدجاج المهروسة بالزبدة |
| Evet ve günün birinde tereyağlı birini bulursun. | Open Subtitles | أجل، ستجد في يوم من الأيام فتاة ومعها زبدة. |
| tereyağlı yerfıstığı çorbası ve kabak ezmeli ördek söyleyelim. | Open Subtitles | كورتني سوف تحصلين على حساء زبدة الفول السوداني مع البط المدخن و القرع المهروس |
| tereyağlı ekmek yemem-- Kızarmış ekmek yemem. | Open Subtitles | أنا لا أكل الخبز بالزبد أنا لا أكل الخبز |
| tereyağlı ekmek. Bilseydim, resmi boxer'ımı giyerdim. | Open Subtitles | خبز فرنسي بالزبد ، لو كنت أعرف ذلك لارتديت سروالي الفضفاض |
| İzin ver sana dinleneceğin bir yer ve, tereyağlı çay sunayım. | Open Subtitles | اسمحوا لي أن أقدم لكم مكانا لتعذب وكوب من لدينا أفضل شاي الزبد. |
| Tropik bir adaya 1,300 kilometreyi tereyağlı sıcak süt içmek için uçtum. | Open Subtitles | روجر ، لقد طرت 800 ميل الى جنة استوائية لأشرب لبن ساخن وزبد |
| Alacakları şey ise sarımsaklı karides, sıcak ve acılı karides ve de limon ve tereyağlı karidestir. | Open Subtitles | سيحصلون على جمبري كبير بالثوم، حار ومُتبّل، ليمون وزبدة |
| Eğer uyku tutmazsa, tereyağlı sıcak sütü deneyin. | Open Subtitles | - جيد! لو وجدت مشكلة فى النوم لا تنس اللبن الساخن والزبد |
| tereyağlı çöreğin üzerine fıstık ve hindistancevizi. | Open Subtitles | انها كعكة جوز الهند بزبدة الفستق |