Nefret suçlarının seçim dönemlerinde artış göstermesi tesadüf değil. | TED | ليست مصادفة أن جرائم الكراهية تزداد في فترة الانتخابات. |
yükselme ve alçalma. Ve onlara bakardım, bu bir tesadüf değil. | TED | ترتفع وتهبط. وأقوم بمشاهدتهم، هذه ليست مصادفة. |
Bu arada hava aracının uçan bir sincabın iç kısmına benzemesi de tesadüf değil. | TED | وبالمناسبة، ليست صدفة أن يشبه هيكل الطائرة بدون طيار حوض السنجاب الطائر. |
Kozmosta bir tür bağlantı olmalı. Bu bir tesadüf değil. | Open Subtitles | لا بدّ أن يكون هناك نوع من الإرتباطات في الكون، أعني، هذه ليست صدفة |
Senin burada olman tesadüf değil diyerek çok uçuk bir tahmin yapacağım. | Open Subtitles | سأخمن بصورة عفوية أن وجودك هنا ليس مصادفة |
Ama Scott'ın annesi ile Stiles'ın babasını aldı. Bu bir tesadüf değil. | Open Subtitles | لكنها اختطفت والدة "سكوت" و والد "ستايلز" إنها ليست مُصادفة |
Çalışmayı bırakınca, nöbetlerin durması tesadüf değil. | Open Subtitles | ليس صدفة أن النوبات توقفت عندما توقفت عن العمل |
Asal sayılar kullanmaları tesadüf değil. | Open Subtitles | ليست مصادفة انهم يستخدمون الاعداد الأولية |
Babanın en başarılı zamanlarının, bekarken olması tesadüf değil. | Open Subtitles | ومن ثم يعود الى المنزل لزوجته؟ انها ليست مصادفة |
Diyelim ki tesadüf değil. Bunun anlamı nedir, dikkatimizi mi çekmek istiyor? | Open Subtitles | حسناً، لنقل أنها ليست مصادفة ماذا يعني ذلك، أراد جذب انتباهنا؟ |
Çünkü bu bir tesadüf değil. | Open Subtitles | او الفيروسات او اي شيء ذكرته لأنها ليست مصادفة |
Koç Murphy beni takıma aldı sayılır. Bu bir tesadüf değil. Yolumuzda ilerliyoruz. | Open Subtitles | المدرب ميرفي وضعني في الفريق تقريباً هذه ليست صدفة ، نحن في الطريق الصحيح |
Morgların hastanelere bitişik olmaları tesadüf değil. 1880'lerdeyiz. Tıbbi devrimin ortasında olmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | ليست صدفة أنْ تتواجد المشرحة قرب المُستشفى العام 1880 يجب أن نكونَ في عُمقِ ثورةٍ طبية |
Pekala, hassas destek çember içinde birbirimizi bulmamız kesinlikle bu bir tesadüf değil. | Open Subtitles | حسنا، ليست صدفة أن نجد أنفسنا هنا في دائرة الدعم الرائعة هذه |
Greggy Stiviletto'nun hapisten çıkıp geldiği gün Rachel'ın kaybolması tesadüf değil. | Open Subtitles | ليس مصادفة عودة (جريجي ستيفيليتو) بنفس اليوم التي تُفقد فيه (رايتشل) |
Bugün size gelişim mutlu bir tesadüf değil. | Open Subtitles | ليست مُصادفة جيدة أننى قدمتُ لك اليوم |
Tabii ki tesadüf değil ama biraz önce telefonda kiminle görüştüm tahmin et. | Open Subtitles | ليس صدفة خمنى من هاتفت للتو سأكون لطيفة المرة المقبلة |
Emin olduğum tek şey, Ajan Douglas'ın kafasına mermi yemesiyle, Wo Fat'in Japonya'dan aynı gün getirilmesi, tesadüf değil. | Open Subtitles | انا متأكد من شي واحد فقط إنها ليست مصادفه فقط ان العميلة دوجلاس قتلت برصاصه بالراس |
Kendimi çok kötü hissediyorum ve tahminimce buraya gelmen tesadüf değil. | Open Subtitles | أشعر بإستياء لذا أفترض بأن وجودك هنا ليس من قبيل الصدفة |
Monica'yı o benzinlikten eski evine getirmesi tesadüf değil. | Open Subtitles | ليست بصدفة انه احضر مونيكا من تلك المحطة بعينها الى منزلها القديم |
Aslında-- işin gerçeği, tesadüf değil. | Open Subtitles | حسنٌ، في الواقع هي ليست بمصادفة |
Zaten kullanılıyordu. Dünyadaki bütün gazeteciler dururken onu seçmeleri tesadüf değil. | Open Subtitles | لقد كان يتم استغلاله بالفعل,انه ليس مصادفه لاختياره هو |
Bu restoranların adları tesadüf değil. | TED | أسماء هذه المطاعم لم تكن صدفة. |
Burada olmamız, muhtemelen bir tesadüf değil. | Open Subtitles | على الأرجح وجودنا هنا لم تكن مصادفة |
Son zamanlarda baban ile barışması tesadüf değil. | Open Subtitles | صلحه الأخير مع والدك لم يكن صدفة |
Cinayetten bahsettikten bu kadar kısa süre sonra öldürülmesi tesadüf değil herhalde? | Open Subtitles | الا تعتقد انها مصادفة غريبة ان تُقتل مباشرة بعد ادلائها بهذا التصريح ؟ |
Jane de en çok onu sever, ne güzel tesadüf, değil mi? | Open Subtitles | انها مفضّلة لدى جين كذلك حسنا.اليست هذه صدفة ! 0 |