| Ardından Pablo'yu ara ve ona Judy'yi teslim etmek istediğimizi söyle. | Open Subtitles | عليك أن تطلب بابلو إذن وتخبره بأننا سيسعدنا تسليم جودي إليه |
| Yetkimiz var, bu adamları bize teslim etmek zorundasın. | Open Subtitles | لدينا السلطة القضائية وأنت مجبر على تسليم هؤلاء الرجال |
| Onlara mektup yazdık, kutulara koyduk ve hediyeleri elimizle teslim etmek ve samimi aktivizm gerçekleştirerek onlarla tartışabilmek için yıllık genel kurula gittik. | TED | وكتبنا إليهم الخطابات ووضعناها في الصناديق، وذهبنا إلى الجمعية العمومية السنوية لتسليم الهدايا وتحقيق هذا النوع من النشاطات العاطفية حيث أجرينا مناقشات معهم. |
| Yok, bekleyeyim. Ona elden teslim etmek zorundayım, sağ olun. | Open Subtitles | لا، لا بأس، أنا أريد تسليمه له بنفسي شكراً لكِ |
| Bu sene konser turu için Disney World'e gidecek tüm Hummingbird korosu üyeleri...... en geç bu cumaya kadar izin belgelerini teslim etmek zorundalar. | Open Subtitles | الذين سيذهبون إلى الحفلة الموسيقية في ديزني وورلد عليهم أن يقوموا بتسليم إشعارات الموافقة هذا الجمعة |
| Davalı yardım çağırmamıştı, ve bıçağı teslim etmek için de 5 gün beklemişti. | Open Subtitles | المتهم لم يطلب المساعدة وإنتظر خمسة أيام لتسليمه |
| Kurallara göre, Cezai Soruşturma Komutanlığı alakalı olabilecek her delili teslim etmek zorundadır. | Open Subtitles | بناءا على القاعدة ، قيادة التحقيقات الجنائية عليها تسليم كل قطعة من الأدلة ذات الصلة |
| Bu çeki elden teslim etmek istedim ve birlikte iş yaptığımız için tekrar çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | الآن، أردت تسليم هذا الشيك بنفسي وشكرًا جزيلاً لكِ على التجارة معكِ شكرًا لكِ |
| Pasaportları kendisi teslim etmek istiyordu. | Open Subtitles | ظل يسأل نفسه إذا ما كان يستطيع تسليم جوازات السفر بنفسه |
| Efendi Cho'ya 500,000 Nyang'ı teslim etmek zor gelecektir. | Open Subtitles | اللورد تشو سوف يجبر على تسليم 500000 نيانغ. |
| Katili adalete teslim etmek. | Open Subtitles | منذ فترة طويلة و هي تسليم قاتل للعدالة دعيني أطلب منكي شيئاً |
| Kaseti teslim etmek için bir saatiniz var, yoksa gergin çocuk ölür. | Open Subtitles | لديك ساعة واحدة لتسليم الشريط، أو الإمتداد هنا ميت. |
| Bu mesajı teslim etmek üzere seçildiğimde, geri dönmeme ihtimalim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | عندما تم إختياري لتسليم هذه الرسالة ، كنتُ أعرف أن هناك إحتمال بأنني لن أرجع |
| Çok iyi çünkü teslim etmek için 2 haftan kaldı. | Open Subtitles | هذه أخبار رائعة لأنه تبق لك إسبوعين لتسليم السيناريو |
| Biliyorum, biliyorum. Şimdiden başlasam iyi olur. Sabaha teslim etmek istiyorum. | Open Subtitles | أعلم ولكن عليّ أن أبدأ الآن لأني أريد تسليمه في الصباح |
| Amerikalı operatöre teslim etmek için hazır olacak. | Open Subtitles | هو جاهز بالفعل لكى يتم تسليمه لمشغله الأمريكى |
| Kendimi İspanyol Sahil muhafızlarına ya da Fransızlara teslim etmek istemedim. | Open Subtitles | لم أجرؤ بتسليم نفسي إلى خفر السواحل الاسباني أو المخاطرة مع الفرنسيين |
| Konuştuğumuz esnada onu teröristlere teslim etmek üzereler. | Open Subtitles | بينما نتحدث، فهم يستعدون لتسليمه إلى الإرهابيين |
| Seni Kralin Sehri'nde babana teslim etmek. | Open Subtitles | أنا أسلمكَ لأبيكَ في آراضي الملك |
| - Evet hanımefendi. Oğlunuzu Çocuk Esirgeme Kurumu'na teslim etmek durumundayız. | Open Subtitles | نعم يا سيدتي ,علينا أن نسلم إبنك إلى قسم الخدمات الإجتماعية |
| Ama üçüncü defadır, öğrenmen gerektiğini düşündüğüm şeyleri teslim etmek yerine karşına ilham çıkıyor. | Open Subtitles | - و لم أستطع التفكير في شيء - هذه ثالث مرة التي يسيطر عليكِ فيها الإلهام في لحظة |
| Günahkarları teselli edip kayıp kuzuyu sürüye teslim etmek için geldim. | Open Subtitles | انا هنا لراحة الاثمين .. وعودة الحمل الضال الى حظيرته |
| Lahey direnişi olası saldırıları durdurmak ve silahlarını teslim etmek istiyor. | Open Subtitles | المقاومة ترغب ان تتوقف ويسلموا أسلحتهم اذا نحن أوقفنا الأنتقام |
| Hayır. Oraya giden iki beyazı yakalayıp, Kızıl Bulut'a teslim etmek zorundayım. | Open Subtitles | لا, أريد اثنين من الرجال البيض الذين هما هناك لا بد لي من تسليمهما إلى السحابة الحمراء |