Sonra yere bir Tevrat açıp erkeklere ona tükürmelerini söylediler. | Open Subtitles | ثم بسطوا التوراة على الأرض وقالوا للرجال أن يبصقوا عليها |
Kuran, Tevrat ve İncil'in mesajını yenilemek tazelemek için indirildiğini ifade ediyor. Zaten üçte biri, | TED | يقول القرآن أنه جاء لتجديد رسالة التوراة والانجيل، لذا، ثلث منه |
Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat'a bakıyorum, en uzun bölüm Şabat'la ilgili. | TED | حين أنظر إلى الكتاب المقدس لليهود وهو التوراة فصله المطول، كان عن السبت. |
Örneğin Musevilikte, Tevrat'ımızı incelerseniz, komşunuzu kendinizi sevdiğiniz gibi sevmenin öğütlendiğini görürsünüz. | TED | ففي اليهودية نحن نتعلم من التوراة ان على الانسان ان يحب لاخيه ما يحبه لنفسه |
# Tevrat'ın üstesinden geleceksin # | Open Subtitles | *سوف تبهرهم بالتوراة* |
ve Tevrat'ta öğretildiği gibi, biz Tanrı'nın gölgesiyiz, o yüzden biz de şefkatli olmalıyız. | TED | ونحن كما يُذكر في التوراة خلقنا على شاكلة الله لذا يتوجب علينا ان نكون رحماء مثله |
Adam uyuklarken, Tevrat'ta Levililer'den (Eski Ahit'in 3. kitabı) bir bölüm okunuyordu. | TED | واثناء غفوته كان يُقرا سفر اللاوين من التوراة |
Ekmekleri arkın içine, Tevrat parşömenlerinin yanına koydu. | TED | ووضع الارغفة في التابوت وهو يتمتم بمقاطع من التوراة |
Tevrat'ın içinde 216 karakterli bir sayının peşinde olduklarını söyledi. | Open Subtitles | يقول بأنهم يبحثون في الرقم 216 في التوراة |
Tevrat 'a göre kadın, en güzel şekilde yaratıldı, evini temiz tutsun, yemeklerini hazırlasın, ama en önemlisi, çocuklarını büyütsün diye yaratıldı. | Open Subtitles | فالمرأة تلعب دوراً غير مباشر في الحفاظ على التوراة, بالمحافظة على منزله نظيفاً, وتحضير وجبات طعامه, وبشكل خاص, |
Tevrat, eğer bir erkek soy bırakmadan ölürse mezarında rahat uyuyamayacağını söyler. | Open Subtitles | إذا مات الرجل من دون نسل أفسد صفحة من التوراة. |
Tevrat öğrenim grubuna katıldım. Bu yüzden çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | لقد بدأت في مجموعة دراسة التوراة أنا متحمس جداً لذلك |
Tevrat, Kuran, Zebur, İncil bir çoğu ilahi gücü kavrama açısından farklı ve derin arzuları ortaya çıkarıyor. | Open Subtitles | التوراة و القرآن و التلمود و الإنجيل تظهر إختلافات عميقة لمعانى دينية متباينة |
Sadece Tevrat'ın bilgisini ve yüce Tanrı'nın sevgisini alarak ülkemizden ayrıldık. | Open Subtitles | بلا ارض ذهبنا في دول العالم واخذنا علمنا من التوراة |
Yahudilerin Romalı gibi yaşamalarını ve Tevrat'ı terk etmelerini. Peki Romalılar şimdi nerede? | Open Subtitles | ان يعيش اليهود كالرومان ويتخلوا عن التوراة |
Tevrat yüzünden de değil, ecdadımız yüzünden. | Open Subtitles | نحن لسا شهداء بسبب ايماننا بل بسبب عرقنا ليس بسبب التوراة بل بسبب الاسلاف |
Hükümet, insanları Tevrat ve Yahudi şer-i hükümleri dışında işler yapmaya zorlayamaz. | Open Subtitles | الحكومة ليس لديها الحق لإجبار الناس على القيام بأي شيئ يتعارض مع التوراة والشريعة اليهودية |
Benim Tevrat parçam, Exodus üzerine ve göçmenlerin deneyimlerine yapılan göndermeye dair çok da iyi bir konuşma yazmıştım. | Open Subtitles | اختياري لجزء في التوراة هو سفر النزوح وانا كتبت كل خطابي اللطيف انه المجاز بخصوص تجربة المهاجرين |
# Tevrat'ın üstesinden geleceksin # | Open Subtitles | *سوف تبهرهم بالتوراة* |
# Tevrat'ın üstesinden geleceğim # | Open Subtitles | *سوف ابهرهم بالتوراة* |
Demek istediğim, klasik matematik değil. Tevrat'la uğraşıyorum. | Open Subtitles | أعني ليس بشكل مباشر فأنا اعمل بالتوراة ! |
O Tevrat'taydı. | Open Subtitles | حسناً، ذلك كان في العهد القديم |
Ve bu bizim Tevrat'ımızdı. | Open Subtitles | وكانت هذه توراتنا |