| Uyuşturucu ticaretinden sonra insan ticareti dünyadaki en büyük suç endüstrisidir. | Open Subtitles | بجانب تجارة المخدرات التجارة بالبشر هي أكبر شيئ إجرامي في العالم |
| Uygarlıkları bir çöl bitkisi tarafından çizilen değerli bir maddenin ticareti üzerine kurulmuştu. | Open Subtitles | و كانت حضارتهم قد بنيت على تجارة مادة ثمينة تستخرج من نبات صحراوي |
| Sizin de fark edeceğiniz gibi takas ticareti denen yeni bir sektör var. | TED | ويمكن الملاحظة الان ان هناك قطاع جديدا يظهر يسمي تجارة المقايضة. |
| Bu politikalar onu halkına sevdirdi, ancak ticareti ve ekonomik büyümeyi yavaşlattı. | TED | هذه السياسات أكسبته حب شعبه، لكن التجارة والنمو الاقتصادي عانيا من التباطؤ. |
| Biz bu organ ticareti trafiğinin 7 yıldır kartel tarafından yürütüldüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد، وقد تم هذا الجهاز الاتجار المنظمة تعمل لمدة 7 سنوات. |
| Şimdi Swaptree gibi sitelerin ardında teknik harikalık katmanları var, ama benim ilgimi çeken bu değil, ve takas ticareti de değil tek başına. | TED | الآن هناك طبقات من عجب التقنية وراء مواقع مثل سواب تري, ولكن هذا ليس اهتمامي، ولا تجارة المقايضة في حد ذاتها. |
| DJ: Yeni büyümekte olan bir kemik ticareti var. | TED | ديريك : هناك تجارة هياكل القطط الكبيرة أيضاً |
| Ve bu nedenle de uzun yıllardır şehrin uyuşturucu ticareti ve kullanımının merkezi. | TED | وبسبب ذلك، أصبحت مركزًا لباقي المدن في تجارة المخدرات واستهلاكها لعقود. |
| Ayrıca uyuşturucu ticareti ve kullanımının semtteki yaşamın bütün yönlerini nasıl etkilediğini gösteren bir fotoğraf. | TED | وهذا هو أيضا ما يشبهه عند تجارة المخدرات وتعاطيها يؤثر على كل جوانب الحياة في الحي. |
| Batı Afrika'da halihazırda dehşet verici şekilde ölü baykuş ticareti yapılmaya başlandı. Cadı çıkarma ritüeli ve içini doldurup süslemeye dayalı görseller için yapılan bir akbaba ticareti. | TED | في غرب إفريقيا، هناك تجارة مروعة للنسور الميتة التي تستخدم في السحر وتجارة الأصنام. |
| Atlanta, Georgia'daki seks ticareti, toplam uyuşturucu ticaretini geçiyor. | TED | تجارة الجنس في ولايتي أتلانتا وجورجيا تفوق كامل تجارة المخدرات فيهم. |
| Tüm ticareti genç bir kız çekip çeviriyormuş ve oldukça da karlıymış. | Open Subtitles | التجارة هناك مربحة للغاية ومتنورة وأن كل أعمال التجارة يقودها فتاة مراهقة. |
| Kullandığımız servisleri düşünün, tüm bağlantıyı tüm eğlenceyi tüm iş ve ticareti. | TED | فكر بكل الخدمات التي نستخدمها كل الاتصالات كل أنواع التسلية و كل أنواع الأعمال و التجارة. |
| Burada, Putumayo'da, artan ulaşım ve ticareti görüyoruz. | TED | هنا نرى زيادة في حركة التجارة والنقل في بوتومايو. |
| İnsan ticareti teriminin ortaya atılma şekli belgesiz mülteci seks işçilerinin bu işe zorlandığını ima ediyor. | TED | الطريقة التي تم طرحها فيما يخص مصطلح الاتجار يوحى ذلك بأن جميع المهاجرين غير الشرعيين يجبرون على احتراف الجنس. |
| Şebekenin bir kolunun kapatılmasında yardımları oldu ancak insan ticareti devam etti. | Open Subtitles | لقد ساعدونا بإيقاف مجموعة شبكات تهريب لكنّ الإتجار بالبشر لا يزال مستمراً |
| Uyuşturucu ticareti yapıyor, yani malını çaldığım... ve işine taş koyduğum söylenebilir. | Open Subtitles | إنه يتاجر بالمخدرات لذا أظن أن بإمكاني القول أني قد سرقت ممتلكاته وأفسدت له أعماله |
| Bu da kimliğin. İş tanımın ise, yasadışı elmas ticareti. | Open Subtitles | هذه هي هويتك الجديدة ستكون متخفي كونك ستصبح تاجر الماس |
| Dunham'ı içeriden bilgi ticareti yapmaktan tutuklamamız için iki şeye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | اسمع نحن نحتاج شيئين لكي نعتقل دونام من أجل المتاجرة الغير نظامية |
| Biz, adil gıda ticareti ve adil giyim ticareti talep ediyoruz. | TED | نحن نُطالب بتجارة غذاء عادلة وتجارة ملابس عادلة. |
| Köle ticareti cephesinde tam 300 tane vekil var. | Open Subtitles | تجار الرقيق لديهم 300 عضو برلمان في جيبهم |
| Kolaydı. Sizin işiniz arazi ticareti, o ise toprakları alıyor elinizden. | Open Subtitles | الأمر بسيط, أنت تتاجر بالأراضي وهو يريد انتزاعها منك |
| 1600'lü yıllarda, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, yüzlerce gemiyle tüm dünyada altın, porselen, baharat ve ipek ticareti yürütüyordu. | TED | في القرن السادس عشر قامت شركة الهند الشرقية الهولندية بتوظيف مئات السفن لتجارة الذهب، والخزف، والتوابل، والحرير حول العالم. |
| Bu, İrlandalı'yla silah ticareti yaptığımız için oldu. | Open Subtitles | حدث هذا لأننا نتاجر السلاح مع الإيرلنديين |
| Önce sahte ve pahalı dini eşya ticareti yaptım. | Open Subtitles | ..أولاً : أنا أتاجر في التحف الدينية الزائفة |
| Esas ticareti yapmak için insanların nasıl kiralanacağını bilmiyordum. | TED | لم أكن أعرف حقا كيف أوظف أشخاصا للقيام بعمليات التداول الأساسي. |
| Onun serbest pazar anlayışını, serbest girişim ve serbest ticareti seviyorsunuz. | TED | تحب محلاته الحره . تجارته ومشاريعه الحرة. |