Bir yerin mimarisiyle orada yaşayan topluluğun karakteri arasında mutlak bir uyum vardır. | TED | هناك نوع من التواصل بين الهندسة المعمارية للمكان وطابع المجتمع الذي يستقر فيه. |
Çünkü burada yaşıyoruz, komşularımızın sürekli bizi koruduğu topluluğun bir parçası olduğumuzu biliyoruz. | Open Subtitles | لأن الحياة هنا، فنحن نعلم إننا جزء من المجتمع حيث جيراننا يحموننا دائماً. |
Daha eşit bir toplumun ortak bir vizyonla genç topluluğun üyesi olduklarını ve bu toplumda kendi güçleri olduğunu öğrendiler. | TED | علموا أنهم كانوا أعضاء في مجتمع من الشباب مع رؤية مشتركة لمجتمع أكثر عدالة، وتعلموا أن لديهم السلطة داخل هذا المجتمع. |
Fakat topluluğun mühürlenmesinin her zaman istenmedik şeylere sebep olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لكننا علمنا دائماً ، ان ربطَ الدائرة قد يلفتُ الإنتباهَ الزائدَ |
topluluğun bir parçası olmak istemediğini biliyorum. | Open Subtitles | اعلمُ انكي لم تريدي ان تكوني جزءً من الدائرة |
Daha yeni, insanoğlunun sırlarını barındıran bir topluluğun içinden geldim. | TED | انا عائدة من مجتمع يحمل في طياته سر نجاة البشرية |
Banka yok olmakta olan bir topluluğun yeniden yapılanmasının finansa edilmesine yardım etti. | TED | لقد ساعد ذلك البنك المجتمع المحيط به باعادة بناء نفسه بعد ان كان ينهار |
Isabel ve kızı bu topluluğun bir parçası. | TED | إيزابيل وابنتها هم بعض من أفراد هذا المجتمع. |
Ve bu sistemler için topluluğun elinde tuttuğu askıda olan bir patent de var. | TED | أيضا هناك براءة اختراع في انتظار التسجيل تتعلق بهذه الانظمة التي تم وضعها بواسطة المجتمع. |
Bu yaşayan, nefes alan topluluğun dinamizmini hissedebilirsiniz. | TED | يمكن أن تحس بحركية هذا المجتمع الحي المتنفس. |
Şunu anladım; bir topluluğun değerlerini değiştirmek zor olsa da, bireysel etkileşimlerden çok şey öğrenebiliriz. | TED | ما أدركته أن، أن تغيير أفكار المجتمع أمر صعب، بإمكاننا الحصول على الكثير من التفاعلات بين الأفراد |
CO: Ve daha sonra topluluğun geri kalanı, cevapların bizde olduğunu keşfetti. | TED | كايتريا أونيل: وادرك بعد ذلك بقية المجتمع باننا نمتلك الاجوبة. |
diye soruyor. Ve uluslararası topluluğun kadınlar hakkındaki sözü unutmamalarını rica ediyor | TED | وحثت المجتمع العالمي أن لا ينسى وعده بشأن المرأة لأنهم الآن يريدون السلام مع طالبان. |
Ayrıca, topluluğun bunları konuşmak için masaya gelmeye istekli veya hazır olmayabileceğini de kabul etmeliyiz. | TED | علينا أن ندرك أيضًا أنه قد لا يكون أعضاء المجتمع راغبين أو مستعدين للحضور إلى طاولة الاجتماع للحديث. |
Bunu kabul etmek, aynı zamanda topluluğun sağlığını ve dayanıklılığını önemsediğimiz anlamına geliyor. | TED | وباعترافنا بذلك، يعني ذلك أيضًا أننا نهتمُ بصحة أفراد المجتمع ونعملُ من أجل مرونتهم كذلك. |
topluluğun mühürlenmesinden sonra, kitapları kendine yakın tuttu. | Open Subtitles | بعدَ ان ربطت الدائرة اصبحت تبقيهِ بقربها |
Neden cadı avcıları, seni topluluğun geri kalanının yanına koymadı? | Open Subtitles | لماذا لم يضعكَ صيادوا السحرة في الدائرة معَ بقيتنا؟ |
topluluğun dışında büyü yapabilmemi açıklıyor. | Open Subtitles | هذا سيفسر إستطاعتي القيام بالسحر خارج الدائرة |
Destekleyici bir topluluğun bir parçası olacaksınız, güveninizi geliştireceksiniz, vücudunuzu çalıştıracaksınız ve aklınızı geliştireceksiniz, eğleneceğinizi de belirtmeme gerek yok. | TED | ستكون جزء من مجتمع داعم، و ستبني ثقتك، و ستمرن جسدك، و ستغدي ذهنك، ناهيك عن الوقت الممتع الذي ستمضيه. |
Gerçek anlamda karşılıklı bağımlılık da söz konusu. Bireysel kuşlar, topluluğun çıkarlarının kendi çıkarlarına olduğunu bir şekilde biliyorlar. | TED | و هناك معنى حقيقي للإعتماد المتبادل, حيث تفهم بعض الطيور بطريقة ما أن مصلحتها في مصلحة الجماعة. |
Fakat her topluluğun bir yumuşak karnı vardır. Öyle düşünmüyor musunuz? | Open Subtitles | لكن كلّ جالية لها ظلامها underbelly هل لا تعتقد؟ |
Tehlikede olan sadece bal arıları değil, fakat bu yerel polen yayıcıları veya topluluğun diğer kısımlarının tehlike altında olmasını anlayamıyoruz. | TED | اذن ليست فقط نحل العسل في ورطة ، لكننا لا نفهم هذه الملقحات الأصلية أو كل من الأجزاء أخرى من مجتمعنا. |
Bu topluluğun Amerikan Rüyası olduğu konusunda şüphem olmadığı sürece hayır. | Open Subtitles | بقدر تعلق الأمر بي هذا الجالية الحلم الأمريكي. |