| toplum için tehlike oluşturan hedefleri, bulur, yakalar ve öldürür. | Open Subtitles | إنه يتعرف ، يُطارد ويقتل أهداف يراهم غير صالحين للمجتمع |
| Dolayısıyla, ortaya çıkıyor ki, daha az kazanmanın ve övülmenin avantajları vardır-- en azından toplum için. | TED | لذا تبين ان الاجور الاقل .. والتقدير الادنى لاعمالنا .. له جانباً إيجابياً للمجتمع على الأقل |
| 1960'larda --Size biraz şartlardan bahsetmeliyim-- eğer hamileydiyseniz ve bekardıysanız, toplum için bir tehdit olarak görülüyordunuz. | TED | في 1960 سأعطيكم السياق في الستينات لو كنت حامل وأنتي عزباء يراك الجميع بأنك تهديد للمجتمع |
| Eğer hatırlarsanız John Rawls'ın adil bir toplum için şöyle bir görüşü vardı: | TED | إذا كنتم تذكرون جون رولز كان لديه ذلك المبدأ عن ماهية المجتمع العادل |
| O zamanlar, olanlar şu an olanların doğrudan yansımasıdır. Herkes doğru olanı yaptığına inanıyordu tanrı ve devlet adına büyük toplum için, hızlı yürütülen evlat edinme. | TED | ماذا حدث عندها إنه الإنعكاس المباشر لما يحدث الان. الكل يصدق نفسه انهم يفعلون الشيء الصحيح من قبل الله والدولة. للمجتمع الكبير، في مسار التبني السريع. |
| toplum için ne kadar büyük bir kazanım olabileceğini bir düşünün. | TED | الآن، يمكنكم أن تتخيلوا كمية التوفير الذي سيكون للمجتمع. |
| Bu hizadan bakış açınızı ne kadar yükseltebilirseniz toplum için o kadar daha önemli olacaksınız. | TED | من هذا المنطق، كلما أمكنك زيادة مستوى زاوية الرؤية، كلما أصبحت أكثر أهمية للمجتمع. |
| bu verimsiz uçakların çalışmayanları çalışanlarına göre toplum için daha iyidir | TED | تلك الطائرات الغير فعالة مفيدة اكثر للمجتمع وهي ميتة من ان تكون حية |
| Dolayisiyla binayi sadece bireyler icin veya onu kullanacak olan insanlar için yapmiyorsunuzdur, bir bütün olarak toplum için yapiyorsunuzdur. | TED | لذلك فأنت لا تصمم مجرد مبنى للسكان، أو للناس الذين سيقومون باستخدامه، وإنما للمجتمع ككل. |
| Şirketim çalışanları ve tüm toplum için böyle eşsiz bir model geliştirme konusunda oldukça kararlıdır. | TED | شركتي إهتمت بهذه القضية، وقامت بتطوير منصة لم يسبق لها مثيل، لعمالها و للمجتمع ككل. |
| Ayrıca, küçük bir rekabet daima toplum için yararlıdır. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، قليلا المنافسة دائما جيدة للمجتمع. |
| Nihayet toplum için bir şeyler yapmaya başladın verdiğin onca zarardan sonra. | Open Subtitles | أخيراً تقوم برد الجميل للمجتمع بعد أن أخذت الكثير |
| 12 yaşından beri toplum için bir bela. | Open Subtitles | لقد كان تهديدا للمجتمع منذ كان عمره 12 عاما |
| Ve özgür bir toplum için orduya ve politikacılara hizmet eden bir basından daha kötüsü yoktur. | Open Subtitles | ولا شيء أسوأُ للمجتمع الحر مِنْ الصحافة التي في الخدمةِ الجيشِ والسياسيين |
| Sorunumu, toplum için daha olumlu hale getirecek bir yol olmalı. | Open Subtitles | لابدّ وأن هناك طريقة لتحويل مشكلتي إلى شيء إيجابي للمجتمع |
| Bunu her kim yaptıysa şimdiki toplum için bir tehdit değil artık. | Open Subtitles | فبالتأكيد أن من فعل هذا لم يعد يشكل تهديداً للمجتمع |
| Biliyorsun, bu insanlar toplum için kurbanlar için, alehlerinde tanıklık yapanlar için nezaketen kayıt altına alınır. | Open Subtitles | تعلمين ان هؤلاء الناس مسجلين مجاملة للمجتمع للمجني عليه الناس الذين شهدو ضدهم. |
| Bu durum toplum için daha büyük bir maliyete ve daha büyük kayıplara yol açacaktı. | TED | ذلك سوف يوجد المزيد من التكاليف على المجتمع والمزيد من الخسائر |
| Demokrasi ve toplum için de bir tehdit. | TED | بل تشكل تهديداً على المجتمع والديمقراطية. |
| Daha güçlü ve temiz bir toplum için aynı fikirleri paylaşan erkek ve kadınlardan oluşan bir topluluktur. | Open Subtitles | عائلة جيدة من الرجال والنساء يتشاركون نفس الفكرة من اجل مجتمع قوي و نقي |
| Ve her özgürleşen bölgenin farklı bir toplum için öncü olmasını istiyordu. | Open Subtitles | أراد من كل منطقة حُرة أن تُبر بنوع منختلف من المجتمعات |
| Bunların hiçbiri GSYİH istatistiklerinde yok ama sağlıklı ve mutlu bir toplum için her biri temel. | TED | ولم تتضمن إحصائيات الناتج المحلي الإجمالي أياً من هذه المؤشرات بيد أنها جميعها مؤشرات أساسية لمجتمع صحي وسعيد. |