toplumdaki yüksek konumunun tadını çıkarmak için çok az zamanı oldu. | Open Subtitles | لقد حصل على القليل من الوقت للتمتع بمكانته الرفيعه في المجتمع. |
toplumdaki herkesin haklar, fırsatlar ve kaynaklara erişim bakımından eşitliği hak etmeleri kavramıdır. | TED | إنها تعبر عن أن كل شخص في المجتمع يستحق حقوقًا عادلة وفرصًا والحق في الوصول للموارد |
Nerede yaşarsanız yaşayın kimlik toplumdaki konumunuzu belirler. | TED | الهوية تحدد مكانتك في المجتمع اينما كنت |
Geçen 20 sene içerisinde kendimi kanıtlayabilmek için ailemizin adını ve toplumdaki yerimizi korumak için didinip durdum. | Open Subtitles | ،ولكي أثبت جدارتي قمتُ بالعشرين سنة الماضية بالقتال للحفاظ على سمعتنا الطيبة ومركزنا الاجتماعي |
Çocuklarımız eylemle tehdit ettiğinde toplumdaki pek çok yetişkin de çelişkideydi. | TED | وعندما هدد أطفالنا بالخروج، كان البالغون في مجتمعنا متضاربين. |
Fakat toplumdaki küçük işletmeler için aynı korkuyu oluşturmuyor. | TED | لكنهم لا يحدثون نفس المستوى من الخوف في مجتمع اقتصادي صغير. |
Ama stresin en önemli kaynakları sosyal ilişkilerin kalitesidir ve eğer sosyal ilişkilerin kalitesini azaltan bir şey varsa toplumdaki sosyo-ekonomik tabakalaşmadır. | Open Subtitles | له تأثير كبير على الصحة ولكن المصدر الاكثر اهمية للضغط العصبي هي نوعية العلاقات الاجتماعية. |
Dinin hukuktaki yeri ve dinin toplumdaki yeriyle alakalı bulduğumuz şey, ortada kadınların bir fikir birliğinin olmamasıdır. | TED | ما وجدناه حول دور الدين في القانون ودور الدين في المجتمع هو أنه لا يوجد إجماع أنثوي. |
Gelenek; uygulamada küçük çocukların aşiret ağaları ve toplumdaki diğer güçlü erkeklerin önünde dans etmesini içeriyor. | TED | حيث تتضمن مشاركة أطفال صغار بالرقص لأمراء الحرب وذوي السلطة في المجتمع. |
O toplumdaki tüm kızların kadınların cinselleştirilmiş görsellerine ilk maruz kaldıkları zamanın da bir hayli erken olduğunu göz önünde bulundurun, öyle değil mi? | TED | ونأخذ بعين الإعتبار العمر الذي أصبحت فيه الفتيات في ذلك المجتمع معرضات للمرة الأولى لمشاهدة صور جنسية للنساء كان عمرا مبكرًا قليلًا، أليس كذلك؟ |
Onlar toplumdaki otistik çocukları bulmak için Londra’nın Camberwell adlı banliyosunda kaldırımları mesken tuttular. | TED | قاموا بتمشيط رصيف إحدى ضواحي لندن والتي تدعى كامبرويل في محاولة للعثور على الأطفال الذين يعانون من التوحد في المجتمع. |
Bu yolla, bugün toplumdaki bağlantıyı koruyabiliyorum. | TED | وبهذه الطريقة، أصبحت اليوم قادرة على الصلات داخل المجتمع. |
Kendisinin bu iki soruya cevabı resmen, Zambiya'nın dünyadaki ve uluslararası toplumdaki potansiyel rolüne dair görüşünü anlatan 18 sayfalık bir tezdi. | TED | كانت إجاباته على هذين السؤالين عبارة عن مقال من 18 صفحة عن رؤيته لدور زامبيا المحتمل في العالم وفي المجتمع الدولي. |
Ve bu sadece bizim pazardaki güvenimizi sarsmamakta, aynı zamanda toplumdaki güvenimizi de sarsmaktadır. | TED | هذا الأمر لن يقلص ثقتنا في السوق فحسب بل في المجتمع ككل |
Faith, toplumdaki çok geleneksel bir aileden geliyor. | TED | تنحدر فايث من عائلةٍ تقليدية في المجتمع. |
toplumdaki kimse marketlerden daha fazla içki dükkanı koymayı seçmedi. | TED | لا أحد يختار أن تكون متاجر الكحول أكثر من محلات البقالة في المجتمع. |
Temel olarak, toplumdaki tüm dışlanmışlar hakkında konuşuyor. | TED | في الأساس، إنه يتحدث حول كل المهمشين في المجتمع. |
Böyle yapmazsam eğer toplumdaki misyonuma ters düşmüş olurum. | Open Subtitles | إذا وافقتُ على بقائها، سيأثر على منصبي في المجتمع. |
Bundan böyle, toplumdaki kötülüklere... ..karşı konuşacağım tüy döken köpeklerden sigaralara kadar. | Open Subtitles | من الآن سأواجه الشر الموجود في المجتمع بداية بالكلاب التي تأخذ قيلولة وصولاً للسجائر |
O zaman, sosyal ve ekonomik olarak gelirleri ve imkanları sayesinde farklılığa ulaşan kişilerin toplumdaki yeri nedir biliyor musun? | Open Subtitles | إذا، هل تعلمين أن المستوى الاجتماعي لشخص، يعتمد على توزيع وفرق العرض الاقتصادي؟ |
Ve bu durumun iyileştirilmesi için, toplumdaki kararlılık ve süreklilik için birlikte çalışmamıza izin verin. Teşekkürler. | TED | ودعونا نواصل العمل معاً للتحسين هذه الحالة، و الإستقرار والإستدامة في مجتمعنا. شكراً لكم. |
Hayatta kalan bu cesur insanların tekrar kendi öz değerlerine, ailelerine, onlara değer veren toplumdaki yerlerine yeniden bağlanmaya çalıştıklarını görmek, tanıklık etmek bir onur, adalet aramak bir ayrıcalıktır. | TED | عندما أرى هؤلاء الناجيات الشجاعات تكافحن من أجل للوصول مرة أخرى لقيمتهن الذاتية، لعائلاتهن، إلى مكانهن في مجتمع يقدرهن، إنه لشرف أن تشهد. إنه لشرف لطلب العدالة. |
Ekonomik çöküş, toplumdaki kargaşa. | Open Subtitles | الانهيار الاقتصادي والاضطرابات الاجتماعية |