| Bilirsin işte, Aşil'in topuğu, tahta at, truvalı Helen gibi. | Open Subtitles | أتعرفين، مثل كعب أخيل، الحصان الخشبي، هيلين طروادة |
| Polis, Argyle Bulvarı'ndaki terkedilmiş arabanın yakınlarında, bir kadına ait ayakkabı topuğu buldu. | Open Subtitles | عثرت الشرطة علي كعب حذاء إمرأة بجانب سيارتها المتروكة في أرجيل افينيو |
| Ayakkabının topuğu, kauçuğun hemen altındaki metalle desteklenmiş. | Open Subtitles | انها عززت كعب مع الفولاذ المقاوم لل أسفل سطح المطاط. |
| Çamur daha ıslakken bir binici çizmesinin tabanıyla, topuğu arasına bulaşmıştı Bay Enderby'yi ölmeden önce ziyarete gelen birinin çizmesine. | Open Subtitles | قطعة الطين الطازجة هذه قد لصقت بين الكعب واسفل القدم فى حذاء بوت شخص ما شخص قام بزيارة السيد اندرباى قبل وفاته مباشرة |
| topuğu kırık bir ayakkabı... | Open Subtitles | حذاء بكعب مكسور |
| Dünyanın bu tarafındakiler için her zaman aşil topuğu oldu. | Open Subtitles | الذي دائماً أخيلَكَ كعب في هذا الجزء من العالمِ. |
| topuğu orada kırıldı. | Open Subtitles | في مكان ما بين المطعم و شقتها و هناك حيث كسرت كعب حذائها |
| Kendisi bu çelikten veya titanyumdan yapılmak zorunda olan Bowden-topuk ayakkabıyı tasarladı. Bu ayakkabıyı daha ucuz malzemeden yaparsanız topuğu kırılır gider. | TED | لقد جاء بفكرة كعب بودين إسفين الذي يجب أن يصنع من الفولاذ أو التيتانيوم. إذا قمت بصناعته من نوع لمادة أرخص، فإنها فعليا ستنشطر إلى اثنين. |
| Bunların topuğu yok. Sari'yle nasıl güzel durabilir? | Open Subtitles | انّها بدون كعب كيف سترتدينها مع الساري؟ |
| topuğu olmaz, ayağına oturmaz. | Open Subtitles | ليس لها كعب انهم يرتدونها مباشرة |
| Dünyanın bu kısmındakiler için her daim aşil topuğu oldu. | Open Subtitles | لقد كانت دوماً (كعب أكيليس) في هذا الجزء من العالم |
| Zavallı Nora Brent, genç bir kadın ayakkabısının topuğu kırıldığı için öldürülmüştü. | Open Subtitles | فتاة شابة قُتلت بسبب انكسار كعب حذائها |
| Ayakkabısının topuğu oyuktu. | Open Subtitles | كعب احد حذائيه مجوّف من الداخل, |
| İtalyan topuğu. Çok pahalı. - Bizden olsun. | Open Subtitles | هذا كعب إيطالي فاخر, مكلف جداً - خذيه مجاناً - |
| Sağ ayakkabısının topuğu, soldakine nazaran daha çok yıpranmış. | Open Subtitles | كعب حذائه الأيمن يرتديه أكثر من الأيسر. |
| Ona yardım ettim çünkü çizmesinin topuğu kırılmıştı. | Open Subtitles | ... لقد توجهت إليها لأن كعب حذائها قد تحطّم |
| Üniversiteye gitmemek benim için her zaman R. Kelly'nin topuğu gibi oldu. | Open Subtitles | عدم الذهاب إلى الجامعة كان دائما بلادي "R. كيلي" كعب. |
| - Bakın, ayakkabımın topuğu kırıldı. - Ben yaptıysam çok özür dilerim. | Open Subtitles | انظر ، لقد خلعت الكعب اننى آسف |
| Oraya kimse bakmaz. topuğu kontrol eder ve giderler." | Open Subtitles | إنهم لا ينظرون هناك، ينظرون في الكعب وحسب" |
| topuğu yoktu ve Lucinda acısını iyi saklamıştı. | Open Subtitles | بكعب ناقص، بذلت (لوسيندا) جهدها لتحشر ألمها |
| Hem kapıyı kapatmaya çalışırken topuğu kırılan benim. | Open Subtitles | أيضا، أنا من كسرت كعبها في محاولة إبقاء الباب موصدًا. |
| Ayakkabılarımdan birinin topuğu kırıldı. | Open Subtitles | لقد كسرت إحدى كعبي حذائيّ |
| Dün Jollys'den dört şilin, altı peniye almıştım. Bugün yemeğe giderken, çat diye topuğu kırıldı. | Open Subtitles | والكعب كُسربالحاجز وكأنه غصن شجرة في عاصفة |