| Eğer bunu bir trajediye dönüştürmeye kararlıysan bu hiç ona göre değil. | Open Subtitles | إذا كنت سوف تجعل مأساة من ذلك، المأساة هي بالكاد لها. |
| İlginizi bu trajediye verip şehrimizin en korumasız vatandaşlarını umursadığınız için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لإهتمامكم بـ أضعف مواطنينا ولفت الإنتباه لهذه المأساة |
| Bir kadın, ne kadar trajediye, ne kadar kayba katlanabilir ki? | Open Subtitles | اعني، كم من مأساة كم من خساره بأمكان الأمرأه الواحده تحملها |
| Kişisel bir trajediye sebep olsa da olmasa da küresel pandemi korku salıyor. | TED | باتت الجائحة كابوسًا عالميًا، سواء أصبح الأمر مأساة شخصية أم لا. |
| İnek gökyüzünden düşer ve trajediye sebep olur. | Open Subtitles | بقرة تسقط من السماء و تطلق العنان للمأساة |
| Bu hastalıklar intiharla sonuçlanabiliyor, genelde kişinin işte tam potansiyel göstermesini engelliyor ve ölçülmesi zor pek çok trajediye neden oluyor: Yitirilen ilişkiler ve bağlantılar, hayaller ve fikirlerle ilgili kaçırılan fırsatlar gibi... | TED | يمكن أن تؤدي هذه الأمراض إلى الانتحار، حيث تضعف قدرة الشخص للعمل كما ينبغي، وتسبب العديد من المآسي التي من الصعب تقديرها: مثل خسارة العلاقات والتواصل الاجتماعي، وضياع الفرص لتحقيق الأحلام والأهداف. |
| Böyle bir trajediye neden olacağını düşünemedim. | Open Subtitles | إفتتاح بو تشاي لام في أمريكا قبل سنة سيمهد الطريق لمأساة |
| Açıkçası, gösteri devam etmeli saçmalığı trajediye davetiye çıkarıyor. | Open Subtitles | في الواقع ، من المؤكد أن العرض سينتهي بمأساة |
| Bu trajediye kendini de ekleme. | Open Subtitles | لا تضف نفسك الى قائمه الاموات فى هذه المأساه |
| Artık o trajediye kadeh kaldırmaktansa bu trajediye kaldırmayı tercih ederim. | Open Subtitles | 23,461 لكن الآن بدلا من ان نحتفل بهذه المأساة يمكننا الاحتفال تذوق النبيذ |
| Şu değersiz hayatıma bu trajediye tanıklık yapmış tek kişi olarak devam ediyorum. | Open Subtitles | حياتي بلا جدوي لكن مايبقيني حيّاً هو ان اكون شاهد على المأساة |
| Geçen öğleden sonra olan trajediye tanık olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّكَ شهدتَ المأساة بعد ظهر اليوم. |
| Buradaki durum trajediye mükemmel bir örnek. | Open Subtitles | الذي أمامنا هنا هو مثال مثالي عن المأساة |
| Ama eğer denemiş olsaydım, acıya ve muhtemelen trajediye yol açardı. | Open Subtitles | ولكن إذا حاولت، يمكن أن تسبب الألم وربما المأساة. |
| Bu dava bir trajediye dönüştü çünkü her şey şartlara bağlıydı. | Open Subtitles | هذه القضية أصبحت مأساة لأن كل شيء جاء بناءاً على أمور ظرفية |
| Bunun benim için bir hesaplaşma günü olduğunu düşündüm çünkü daha önce tek bir çatının altında o gün o hastanede gördüklerim kadar büyük bir trajediye dokunmamıştım. | Open Subtitles | اعتقدت انه يوم القيامة لأني لم أشهد مأساة كهذه تحت سقف واحد في حياتي |
| Bazen esnekliğini keşfetmek için trajediye gerek olabiliyor. | Open Subtitles | أحياناً الأمر يتطلب مأساة فحسب لتجد المرونة |
| Bizi aptalca karar vermeye zorlamaları gibi bir trajediye de olanak vermemeliyiz. | Open Subtitles | و لكن علينا كذلك أن لا نسمح للمأساة بأن تجعلنا نقوم بقرارات خاطئة |
| trajediye biraz derinlik vermek istiyorsun. | Open Subtitles | إنك تريد أن يكون للمأساة معنى |
| Etrafımzdaki trajediye göre bu çok garip bir şey. | Open Subtitles | على العكس تماماً من المآسي حولنا |
| Büyük kahramanlıklar gösterildi ve sonunda büyük trajediye sahne oldu. | Open Subtitles | مكاناً للشجاعة, وفي النهاية مكاناً لمأساة عظيمة |
| Düğün dedikleri trajediye çok odaklandı. | Open Subtitles | إنه منشغل كثيراً بمأساة الزفاف. |
| Burada yaşanan trajediye rağmen, ne yazık ki Amiral'in hâlâ yakalaması gereken bir programı var. | Open Subtitles | على الرغم من المأساه هنا أن أخشى أن الأدميرال لديه جدول زمنى ليحافظ عليه |