Oraya gün içinde gitmek istemedik, çünkü turistlerin olduğu yerde kazı yapmak istemedik. | Open Subtitles | لم نكن نريد الذهاب فى خلال النهار حتى لا نقوم بالحفر كـ السياح |
Merhaba, medya ile ilgileneceğim. turistlerin paniğe kapılmasını istemiyoruz. Şimdilik bu bir kaza. | Open Subtitles | سأتولى أمر الصحافة، فنحن لا نرغب بإخافة السياح للوقت الحاضر، لقد كان حادثاً. |
Kalkıyor, scooterına atlıyor, şehirde hızlıca sürüyor Santa Maria della Pace Kilisesini geçiyor, vadiye doğru, turistlerin gezinmekte olduğu sokaklar arasında gidiyor. Roma'nın arka sokaklarındaki sessiz yaşamı her köşede rahatsız ederek | TED | فيستيقظ وينطلق علي دراجته البخاريه عبر المدينه من امام كنيسة بيس سانتا ماريا ديلا في الازقة ، من خلال الشوارع والتي يتجول السياح عبرها يعكر هدوء الحياة في الشوارع الخلفيه بمدينه روما |
Buradaki turistlerin neden otellerinden hiç çıkmadığını anlıyorum. A, öyle deme. | Open Subtitles | بأمكاني أن أرى الآن لماذا السيّاح هنا أبدا لا يتركون الفنادق |
Sonra da turistlerin ve buralıların giyebileceği bu sinek kovucu terlikleri yaptık. | TED | وقد صنعنا الآن هذه الصنادل الطاردة للبعوض التي يمكن للسياح والسكان المحليين ارتدائها عند قدومهم. |
- Hayır, inan bana, çığlık çığlığa turistlerin arasında olmak istemez. | Open Subtitles | انه لايريد ان يكون بقرب مجموعة من السائحين الذين يستمرون بالصراخ |
- ...sürede yerini satın alırsın. - Saçmalama, orası benim yerim değil. Sadece turistlerin uğradığı bir yer. | Open Subtitles | هراء يا حبيبتي، ذلك ليس محلي مجرد محطة لمجموعة سياح |
Nepal'deki 600 sözde yetimhanelerin %90'ı turistlerin ilgisini çekecek, en popüler alanlarda yer alıyor. | TED | من بين 600 من ما يسمى بدور الأيتام في نيبال، أكثر من 90 بالمئة منها تقع في المناطق التي يرتادها السياح بكثرة. |
Bunlarla diğer turistlerin giremeyeceği yerlere girebileceksiniz. | Open Subtitles | سوف ياخذونك الى اماكن السياح الاخرين لا يروها |
Neden cesedi... turistlerin bulacağı bir tepeye sürükledi? | Open Subtitles | لم قد يرمى جثة فى أعلى التل الضخم حيث سيكتشفها السياح ؟ |
Picasso'nun sekreteri Sebartes savaştan sonra turistlerin Avrupa'da 3 şeyi görmek için geldiklerini söylüyordu: | Open Subtitles | سكرتير بيكاسو ، سبارتس إدعى أنه بعد الحرب السياح قدموا لِأروبا |
..Hollandalı turistlerin unuttuğu o zımbırtıdan mı içtin? Ciddiyim, Marcello. | Open Subtitles | أم انك دخنتي الاشياء التي تركوها السياح الهولنديين وراءهم؟ |
Aptal turistlerin bu tarz parlak şeyleri nasıl sevdiğini bilirsin. | Open Subtitles | انت تعلم كيف ان الهنود السياح الاغبياء يحبونهم لماعين |
turistlerin 5. caddeden aldıkları aptal şeylere benziyor. | Open Subtitles | إنها كالقذارات التي يشتريها السياح في الجادة الخامسة |
Çoğu zaman daha büyüleyicidir - Şimdi, turistlerin dikkatini çekmeden içeriye girsek iyi olacak. | Open Subtitles | الان اعتقد انه من الافضل ان نذهب للداخل قبل ان نجذب انظار السياح |
Yarı sanayi yarı turistik bir şehir fabrikalar turistlerin satın aldığı hediyelik eşya ve elbiseler üretiyor. | Open Subtitles | نصفها مصانع, نصفها سياحية المصنع يصنع الاشياء والملابس التي يبتاعها السياح |
Havaalanlarında ve turistlerin yoğun olarak bulunduğu otellerde devriyeler arttırıldı. | Open Subtitles | عزّزت المقاطعة الدوريات في المطار وفنادق السيّاح المهمّة |
Şişman ve yaşlı turistlerin caddenin karşısındaki metadon kliniğinin güzel manzarası için çıktıkları yer. | Open Subtitles | انه برج قديم للسياح يحتوي على منظر خلاب على الشارع المقابل للمستشفى |
turistlerin ıvır zıvırını K-2'ye çıkaran çocuklarla ilgili bir projeyi tamamlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | كان علي إنهاء مشروع على الشبان الذين ينقلون السائحين لتسلق ال"كي 2". |
- Telefonun çekmediği meraklı turistlerin ve dış dünyayla bağlantının olmadığı bir yer. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن غياب خدمات الهاتف, من دون سياح فضوليين, لا اتصال مع العالم الخارجي |
Sonra kendini sırt çantalarını taşıyan sandaletli turistlerin arasında buluyorsun. | Open Subtitles | الشيء التالي, المكان المزحوم بالسياح منتعلي الصنادل |
şu salak turistlerin kanları ile, aynı çıkacak. | Open Subtitles | أن الدم الذى فى الحافله سوف يكون دم هؤلاء السواح |
Bodrumda denizcilerin ve turistlerin gittiği cehennem çukuru gibi yeri vardı. | Open Subtitles | لقد كان به فوضي كبيرة في الطابق السفلي حيث يذهب البحارة والسياح. |
Hayır, yöneticiler kapatmanın turistlerin güvenini sarsabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | كلا، لقد يشعر المشرفون أن ذلك سيؤثر على ثقة السائح |