| O vahşi salakları, uyuduğumuz odanın yanında tutmamız gerektiği nerede yazıyor? | Open Subtitles | و يقول يجب أن نبقي أولئك الأموات بقرب مكان نومنا ؟ |
| Ama iletişim ağı programın hayrı için bunu gizli tutmamız gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لكن طلبت منّا القناة أن نبقي الأمر سرّاً من أجل مصلحة البرنامج. |
| Bu adamı gözaltında tutmamız gerekiyor yoksa kaçacak. | Open Subtitles | يجب علينا إبقاء هذا رجل في الحجز أو سيلوذ بالفرار |
| Polisle ilişkilerimizi sağlam tutmamız önemli. | Open Subtitles | من المهم إبقاء العلاقات الجيدة مع الشرطة، |
| - Bu ne demek şimdi? - kapıları ne kadar - açık tutmamız gerektiği. | Open Subtitles | هذا كل مانحتاجه لإبقاء أبوبنا مفتوحه ولديك خطة؟ |
| Seni etrafımızda tutmamız gerek ki kardeşini bulabilesin, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، نحن يجب أن نبقيك على قيد الحياة لنجد شقيقتك ، صحيح ؟ |
| Onları temiz tutmamız gerek, yoksa onları bizden tekrar alacaklar. | Open Subtitles | يجب أن نحافظ على نظافتهما، وإلا سيأخذونهما مرة أخرى. |
| Onun ne yapacağı belli olmaz,bu yüzden kadını yakınımızda tutmamız lazım. | Open Subtitles | لا نعرف ابدا ما الذى سيقدم عليه بالتالى علينا ان نبقيها بقربنا |
| Onu sadece 24 saat daha güvende tutmamız gerekiyor sonra o kıllı kıçını içeri atabileceğiz. | Open Subtitles | فقط علينا إبقائه بأمان 24 ساعة أخرى - ثم نعتقل المؤخرة الملساء |
| Eğer durum bu ise, Behrooz'u elimizde tutmamız gerekir. | Open Subtitles | ولو أن هذه هي القضية، فربما يجب أن نبقي عليه |
| Bu çocukları okuluniçinde tutmamız gerek. | Open Subtitles | نحن من المفترض ان نبقي هؤلاء الاولاد في المدرسة |
| Asıl önemli olan gözümüzü açık çocuklarımızı da yakınımızda tutmamız. | Open Subtitles | ولكن من المهم جدا ان نبقي عيوننا مفتوحة وان نبقي ابنائنا بقربنا بصفتي المستشار التوجيهي لأوزونا |
| (Liz) Ne yazık ki, standart üreme çiftliğini minimumda tutmamız gerektiğini emrediyor. | Open Subtitles | للاَسف, تقضي القوانين ان نبقي المشاهد الإباحية للدلافين في حدها الأدنى |
| Belki de, bu konuyu aile içinde tutmamız en iyisi. -Tamam mı? | Open Subtitles | لذا ربما علينا إبقاء الأمر ضمن العائلة حتى ينتهي كل شيء. |
| İptal mi edildi yoksa sıcak tutmamız gerekir mi? | Open Subtitles | نعم، لكن تأجل بمعنى إلغائهِ، أم تأجل بمعنى إبقاء الطعام ساخناً؟ |
| Hanımefendi, bebeğinizin daha fazla oksijen kaybetmemesi için kordonu içeride tutmamız gerek. | Open Subtitles | سيدتي، نحتاج إبقاء الحبل في الداخل لكي لا تخسر طفلتكِ المزيد من الأوكسجين. |
| Bu inanılmaz bir başarıydı ama ne yazık ki bu programı ayakta tutmamız için gereken parayı gökten indirmiyor. | Open Subtitles | لقد كان هذا انجاز رائع، لكنه لم يصنع النقود اللتي نحتاجها لإبقاء هذا البرنامج حيا. |
| Geldiğinizde beyin sarsıntısı geçiriyordunuz o yüzden sizi müşahede altında tutmamız gerekti. | Open Subtitles | أتيتَ مصاباً بارتجاج لذا يجب أن نبقيك تحت المراقبة |
| Bize hayatta olan herkesi kilit altında tutmamız söylendi. | Open Subtitles | لقد قيل لنا بأن نحافظ على حياتكم بالسجن هنا |
| Bildiğim tek şey aramızda yaşadığımız sorunlardan Raimy'i uzak tutmamız gerektiği. | Open Subtitles | أعرف أن ايًا كان ما بيننا (رايمي) بحاجة لأن نبقيها خارجه |
| Onu yatak odasından uzak tutmamız yeter. | Open Subtitles | علينا إبقائه فحسب خارج غرفة النوم |
| Tedaviyi durduracak olursak, durumu daha da kötüleşip ciddileşir ve onu burada daha çok tutmamız gerekir. | Open Subtitles | إن توقفت عن الأدوية فلن تتحسن وسيتوجب علينا إبقائها هنا لوقت أطول |
| Onları burada ne kadar tutmamız gerekiyor? | Open Subtitles | لكم من الوقت يفترض بنا أن نبقيهم هنا؟ |
| Burayı bir tapınak gibi tutmamız için her türlü hükmü bıraktı. | Open Subtitles | قد تركت مايكفي من الموارد . لنُبقي هذا المكان كالضريح |