"tuzaktı" - Translation from Turkish to Arabic

• فخاً
• فخ
• فخا
• فخًا
• مكيدة
• كمين
• فخّ
• فخّا
• دسوه
• مدسوساً
• مصيده

Bu kasette, D.E.A takımımız onu köşeye sıkıştırdığını zannetti... ama bu bir tuzaktı.
في هذا الشريط يتوقع فريق المكافحة أنه أحاط به لقد كان فخاً

Bütün hepsi bir tuzaktı. Brezilya'nın başkanti Rio değil.
الأمر كله كان فخاً منصوباً ريو ليست عاصمة البرازيل

- Saklanıyorlardı, bu bir tuzaktı. - Hepimiz ölebilirdik.
لقد اخبرتك أنهم كانوا يختبئون لقد كان فخ أننا محظوظون أننا خرجنا أحياء

Suikast işi tamamen tuzaktı. Resmen beni bekliyorlardı. Diz çök!
عملية الاغتيال باكملها كانت فخا لقد كانوا بانتظاري

Mektubu ben yazdım ama isyancıları çekmek için bir tuzaktı tamam mı?
أنا كتبتُ الرسالة ، لكنها كانت فخًا لإستدراج الثوار ، حسنًا ؟

Bence yenidoğan ölümü davası konusunda sen haklıydın, bir tuzaktı.
أعتقد أنكِ كنتِ محقّة بشأن قضية وفيّات الأطفال الرضّع، كانت مكيدة

Hepsi tuzaktı. Azula geldiğimizi biliyordu, ve her şeyi planlamıştı.
لقد كان فخاً أزولا عرفت أننا قادمون و خططت لكل خطوة

Ama artık gerçeği gör Ragnar. Hepsi tuzaktı.
ويجب أن ترى الحقيقة الآن لقد كان الأمر كله فخاً

Bir tuzaktı, işin içine karışmış tüm polisler tarafından kurulan...
لقد كان فخاً ، قام بنصبه أكثر رجال الشرطة الفاسدين على مر الزمان

Yozlaşmış polisler tarafından kurulan bir tuzaktı.
كان فخاً ، تم نصبه من قِبل الشرطي الأكثر فساداً من بين الجميع

- Bu bir tuzaktı, Kung Lao. - Yakalanmak istediğim bir tanesi.
(لقد كان فخاً يا (كانج لاو - وانا رغبت بالوقوع فيه -

Bunu bilemezsin. O depo bir tuzaktı.
أنتِ لا تعرفين ذلك، لقد كان المخزن فخاً

Vakıf parasına dair sorduğu sorular üç aylık rapora dair inceleme... Hepsi tuzaktı.
كلّ الأسئلة حول المنح، التقرير الفصلي القادم، ذلك الشيك إنّه فخ

- Onunla köprü altında buluşmanı istedi ama bu bir tuzaktı.
يقول أنه يستطيع المساعدة طلب منك أن تقابله عند الجسر لكنه كان فخ

Çoktan unutulmuş, eski bir tuzaktı.
لقد كان فخ قديك لمده طويله منسى

Gung-ho saldırısı, bombalama için bir tuzaktı.
المداهمة المزعومة، كان فخا لقصفك.

İkinci adres bir tuzaktı.
كنت هنا معك الموقع الثاني كان فخا

Patlak falan yoktu, kahrolası bir tuzaktı.
لم يكن هناك وافدة خارقة لقد كان فخًا لعينًا.

- Tüm bunlar bir tuzaktı.
كان ذلك كله مكيدة حتى التواليل ؟

Belli ki bu bir tuzaktı.
-من الواضح أن هذا كان كمين

Bu Mulder için bir tuzaktı çünkü o senin içeri atılmana yardımcı oldu.
هذا كَانَ a فخّ لMulder لأن ساعدَ على وَضْعك جانباً.

bir orospu. tüm bu şey, bir tuzaktı.
هذا كل شيء كان فخّا

O bir tuzaktı.
لقد دسوه لي

Sİlah tuzaktı! O tuzaktı!
السلاح كان مدسوساً كان مدسوساًَ

- Hayır, hayır, bu bir tuzaktı, şef.
لم يكن هناك اي شيء في النزل لا لا.هذه كانت مصيده يا زعيم